TERÖRÜN KAYNAĞI (11)
9/10/2007
Bu günkü yazımızda günümüzün en
aktuel konusu olan terör ve terörün kayağ üzerinde duracağız. Terörle nasıl
mücadele edileceği elbette bizim konumuz değil, çünkü o konuyu ve onunla
mücadeleyi yetkililer ve güvenlik güçlerimiz gayet iyi bilmekte ve başarıyla
yürütmaktedirler. Biz bu yazımızda özellikle terörün kaynağı üzerinde
duracağız.
Bizim hatırladığımız ve şahit
olduğumuz ilk ciddi terör olayı özellikle hariciyecilermize,
konsolosluklarımıza, büyük elçiliklerimize yönelik olarak yapılan Ermeni Asala
Terör örgütünün yaptığı cinayetlerdir. Bu olaylarla birlikte belki de bunlardan
da önce cennet vatanımızda sağ, sol olayları hız kazanmıştı.
Sağ, sol olaylarının temelinde
etnik ayrımcılık, bir başka ifadeyle ırkçılık ve zengin- fakir kışkırtmacılığı
yatmaktadır. Şu anda ilçemizde yaşayan ve 1980 de solculuktan tutuklanarak içerde
yatmış olan bir kişiye dedim ki, “ o zamanki düşünceniz neydi, neye inanıyor ve
ne yapmak istiyordunuz?” Bana verdiği cevap çok enteresan ve ironik. Şimdi
40-45 yaş civarında olan arkadaş şunları söylüyor: “ Biz fakir aile
çocuklarıyız, zenginler rahat yaşıyorlar, bizler sürünüyorduk ve onların
mallarında, paralarında bizim de hakkımız olduğuna inandırılmıştık, hatta
Gemlikteki zenginlerin yerlerini ve apartmanlarını aramızda taksim bile
etmiştik; devrim gerçekleşince oraları alacağımıza inanıyorduk…”
Allaha şükürler olsun günümüzde o
fitne sönmüş, şimdi sağcıda, solcu da o zamanki durumlarına gülüyor ve kol kola
geziyorlar.
Etnik ayrımcılığa dayanan, önce
Asala Ermeni Terör Örgütünün başlattığı olay zaman içinde PKK olarak şekil
değiştirdi ve halen devam ediyor.
Her terör olayının,
memleketimizde çıkan her karışıklık ve huzursuzluğun temelinde o olayı
körükleyen daha başka hesaplar, planlar yatmaktadır.
1955 te Moskova’da üst seviyede
yapılan bir kominist teşkilatı ( politbüro) toplantısında bir ülkeyi bölmek, parçalamak,
huzursuz etmek ve tabi yıkmak için
birtakım kararlar alınmıştır ki o karların bir kısmı şunlardır.
1- Hedef ülkenin dinini bozup
yozlaştırın, ülke halkı dinden uzak (laik) bir hale gelsin.
2 – Hedef ülkenin dilini bozunuz.
3 – Hedef ülkenin kültürünü yok
ediniz.
Dikkat edilirse bu üç unsur milleti millet yapan, bir arda
tutan hususlardır. Bütün bunlar memleketimizde ve milletimiz üzerinde
titizlikle uygulanmış, denenmiş, denenmeye devam edilmektedir. Dünyanın gözü ve
kıskançlığı üzerimizdedir ve topraklarımız üzerinde bazı terörist devletlerin
gözü vardır. Lozan imzalanıp, düşmanlarımızın Sevr hedefleri gerçekleşemeyince,
menfur emellerine başka yollarla adım adım varmak istemektedirler. Önce şunu hiç unutmamak gerekir ki
dünyada bir buçuk milyar Müslüman yaşamaktadır ve bu muazzam insan topluluğunun
ortak paydası İslam dır, onun için dini bozmak, yozlaştırmak istemektedirler.
Çünkü din, yani inanç insanları birbirlerine bağlayan en kuvvetli bağdır.
Eski Saadet
Partisi Genel Başkanı Recai Kutan bir anekdotunda şunları anlatmıştı. “ Yanımda
genç bir mühendisle doğu illerimizden birine bakanlığımla ilgili bir görev için
gitmiştik. Biliyorsunuz doğu insanının dini hassasiyetleri kuvvetlidir. Doğu
insanı Türkçe nin yanında Arapça ve Kürtçe de konuşur, kıyafetleri de lisanları
gibi değişik olabiliyor. Yanımıza entarili, başı poşulu yakışıklı bir geç
geldi. Benimle birlikte olan genç mühendis ona (Hangi millettensin) diye
sorunca doğulu genç ( Milleti İbrahimdenim) dedi” diyor. Biliyorsunuz Milleti
İbrahim Kurani bir tabirdir ve Peygamberimizin de mensubu olduğu İslam
Milletidir.
Evet olaya
böyle yaklaşıldığında %99 u Müslüman olan vatandaşlarımızın tamamı İslam ortak
paydasında birleşmiş ve buluşmuş olur, bu birliktelik giderek dünya nüfusunun
üçte birini oluşturan Müslümanları içine alır ve sonuçta dünya İslam birliği
ile noktalanır ki düşmanlarımızın korkusu işte budur.
Dünya İslam birliğinin temeli D8
lerle atıldı; inşallah duyarlı bir iktidar bu konuyu ele alır. İşte o zaman
Hadis-i Şerifte “ Taş dile gelir ve der ki ey Müslüman arkamdaki Yahudidir onun
haddini bildir” der. DEVEM EDECEK
(1).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder