6 Ağustos 2014 Çarşamba

                                                             TERÖR

            Hiç kimsenin en ufak bir rahatsızlığını istemem. Herkese Hulefa-i Raşidin dönemi kadar özgürlük isterim (Demokrasi isterim demiyorum çünkü en ileri demokrasilerin getireceği rahatlık bile o döneme göre solda sıfır kalır.) Hele siyasi bakımdan aykırı fikirlerin söylenip yazılması, rahatça tartışılması taraftarıyım. Fikirler tartışılmalı ki hakikatler meydana çıksın. Fikre, düşünceye yasak getirenler, kendi fikirlerine güvenemeyenlerdir. Ancak fikir ve düşünceler de toplumun faydasına çalıştırılmalı, terör gibi, genel ahlaka aykırılık gibi  toplumu rahatsız edebilecek, toplumun bozulmasına sebep olabilecek durumları destekleyip yardımcı olmamalıdır. Bu sebeple İslami kaynaklarımız “faydasız ilimden Allah’a sığınırım diye dua etmemizi tavsiye etmektedir.” Terör genç- ihtiyar, kadın-çocuk, haklı- haksız demeden topyekun bir öldürme hareketidir; İsrail’in ve ABD nin yaptığı gibi. Bir kişi teröristi destekleyen yazılar yazıyorsa, terörün yanında yer alıyor demektir. Onun için terörist başını öven kişiye adli makamlarımız gel bakalım buraya der. Malesef günümüzde her şey birbirine karıştı,  hangi hareketin  terör hareketi olduğu, teröristin kim olduğu söyleyenin gücüne göre algılanır ve değerlendirilir oldu.
Hani: Amerika’da küçük kız çocuğuna azılı bir kuduz köpek ağzından salyalar akarak saldırmış. Bu durumu gören bir kişi hiç tereddüt etmeden, canını tehlikeye atarak kuduz köpekle uzun süren bir mücadelenin sonunda köpeği öldürmüş ve tabi köpeğin darbesiyle yere düşen ve bir daha kalkamayan çocuğu kucağına alarak kurtarmış ve oradan uzaklaştırmış. Polisler adama “sen bir kahramansın, senin gibi insan bu zamanda az bulunur, yarın bütün gazeteler senden bahsedecekler, kahraman Newyork’lu küçük kızı kurtardı diye yazacaklar” demişler. Adam “ Ben Newyork’lu değilim ki” demiş. Polisler “olsun, o zaman kahraman Amerikalı küçük kızı kurtardı diye yazacaklar” demişler. Adam, ama ben Amerikalı da değilim” deyince, “ya nerelisin” diye sormuşlar. Kahraman adam, “Iraklıyım demiş.” Ertesi günkü gazeteler “terörist Iraklı güzel ve zavallı köpeği öldürdü” diye yazmış. Günümüzde durum bu. Zalim gelmiş uzaklardan. Irakta, Afganistan’da, Somali’de, daha dün Vietnam’da, elli yıldan beri gayrı meşru çocuğu olan terör devlet eliyle Filistin’de kan döküyor, buna rağmen terörist saldıran değil, saldırıya uğrayan oluyor.
               Ordumuz terörist PKK üzerine bir sınır ötesi harekat yaptı. Hedefine vardı ve döndü. Milletimiz onlara teşekkür borçludur. Zaten silahlı kuvvetlerimizin her ferdini en alttan, en üste kadar bağrına basarak bunu gösteriyor. Geçenlerde tv da dinledim ve gördüm. Diyor ki Yaşar Büyükanıt Paşa: Bir şehit cenazesinde şehidin tabutuna örtülen bayrağı babasına verdim. Acılı baba “ ne mutlu bana ki şehit babasıyım” dedi.
Paşamız devam ediyor: Şehidin babaannesi, belki yaşı benden küçük ama ben onun elini öptüm; (Bu, Büyükanıt Paşa adına çok hoş ve insani bir davranıştır.) daha sonra gazeteciler Genel Kurmay Başkanı senin elini öptü ne hissettin diye sorduklarında, şehidin babaannesi, “Ben o anda kendimde değildim, yoksa elimi öptürür müydüm, ben onun elini öperdim” ve ekliyor Büyükanıt, işte milletimiz budur, şu güzelliğe bakın diyor...
           


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder