21 Temmuz 2013 Pazar

ÜÇ AYLAR VE ORUÇ (2)

            Geçtiğimiz hafta üç aylar ve Oruç üzerine durmuş, Oruç’un kameri aylara göre tutulmasının, Ramazan Ayının Oruç ayı olarak seçilmesinin ve insanın bir yıl içerisinde dilediği ayı seçme yetkisine sahip olmamasının yine insanın kendisine birçok faydalarının olduğunu zikretmiş ve bu konuya devam edeceğimizi söylemiştik. İşte bu gün aynı konuya devam ediyoruz.
            Ramazan ayında herkes toplu olarak hep aynı davranışları sergilediği için, Oruç Müslümanlara birlik şuuru aşılar. Müslümanlar, topluca ve düzenli bir şekilde Allah’a teslim olma, “İlah” olarak yalnız ve ancak Allah’ı tanımak, yalnız ve ancak O nun emirlerine boyun eğme alışkanlığı kazanır. Bu ayda hayır kapıları açılır ve Müslümanlar ondan nasibini almaya gayret ederler.
            Oruç: Fecrin doğuşundan, güneşin batışına kadar Yalnız Allah için oruca niyet etmekle birlikte orucu bozan şeylerden de uzak kalmaktır. Oruçlu, orucunu Allah için tutmuyor; Allah’a, Peygamberine, Kitabına ve şeriatına inanmıyorsa, orucu oruç değildir. Orucun samimi olarak Allah için olması şarttır. Bir Hadis-i Şerifte
 “Kim inanarak ve hayrını umarak Ramazan Orucunu tutarsa, geçmiş günahları affolunur” buyurulmaktadır.
Orucu bozen şeyler: Mideye gire yiyecek, içecek şeylerle, cinsel ilişkilerdir. Kim oruçlu olduğu sürece nefsini bu iki istekten uzak tutarsa ve oruçtan sonra da nefsini bu isteklere karşı terbiye ve düzene sokarda helal sınırlarının dışına çıkmazsa işte o kimse kurtulmuştur. Hadis-i Şerifte şöyle buyrulmaktadır:
“Kim bana iki çenesinin arasını ve (namusunu yani ırzını) garanti ederse, ona cenneti garanti ederim.”
Dil, oruçla zapt edildiği kadar, hiçbir şeyle zapt edilemez. Bu çok önemlidir. Dilin sınır tanımadan konuşması birçok sakıncalar doğurur. Çünkü nefisten gelen istek ve emirleri ifade eden dildir. Nefis Allah yolundan ayrılınca bu ayrılış, dilde, elde, ayakta, hareket ve davranışlarda kendini gösterir. Oruçla insan, nefsini Allah yolunda bulundurmaya alıştırmış olur.
Resulüllah (SAV) şöyle buyuruyor:
“Sizden biriniz oruçlu olduğu günde çirkin söz söylemesin. Bağırıp çağırmasın. Biri ona fena söz söyler veya onunla kavga etmeye kalkarsa, ben oruçluyum desin.”
“Kim yalan şahitliğinde bulunur ve onunla (yalanla) amel etmeyi bırakmazsa, Allah’ın (onun) yemeyi, içmeyi terk etmesine ihtiyacı yoktur.”
Orucunda bu yönü gerçekleştirmeyen kimse, Allah Resulünün şu sözünde kastettiği kimselere benzer.
“Nice oruçlu vardır ki orucundan kendisine sadece susuzluk ve nice gece ibadetine kalkan vardır ki bu kalkışından kendisine sadece uykusuzluk vardır.”
Nefsi temizlemek, oruçta gözetilen temel hedeftir. Ramazan’ın gelişi için Resulüllah şöyle buyurdu:
“Ey temizleyen! Merhaba.”
“Size bereket ayı Ramazan ay geldi. Allah bu ayda rahmetini bol bol indirir. Günahları siler. Duayı kabul eder. O halde kendinizden Allah’a hayır gösterin. Bu ayda Allah'ın Rahmetinden mahrum kalan muhakkak ki bedbahttır.”
Orucun insanlara kazandırdıklarına gelince:
Oruç, insanı sabretmeye alıştırır. Oruçla irade kuvvetlenir. Allah'a itaat artar.
Orucun vakti, fecrin doğuşundan, güneşin batışına kadar devam eder.
Oruç hem vücut ve hem de ruh için tam bir faydadır.
İslam Alimleri: Takva öyle bir şeydir ki Yüce Allah dünya ve ahirette insanın kurtuluşunu ona bağlamıştır.
Ayet-i Kerimede:
“Muhakkak ki takva sahipleri,  cennetler ve nimetler içindedirler.” (356)
“Bilin ki Allah, muttakilerle beraberdir.” (357)
“Şüphesiz ki Allah muttakileri sever.” (358)
Muttaki, takva ehli olan demektir.
Müslüman bu takvayı kalbinde toplayabilmek ve onu kendine ahlak edinebilmek için takva yolunu takip etmelidir. İnsanı takvaya vardıran en önemli yollar: Oruç tutmak -  Gece namazı kılmak – Zikretmek – Dua etmek – Kuran Okumak – Allah yolunda mal ve canla cihad etmek – İtikafa girmek – Sabretmek ve Allah'tan günahların affını dilemektir.
Mübarek Ramazan Ayının, okuyucularımın, milletimizin, İslam Milletinin takvaya ermelerine ve Cenab-ı Hakkın bu mübarek ayı mazlum İslam Milletinin kurtuluşuna vesile kılmasını dilerim.

            

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder