FİLİSTİN
NOT: Gazete
köşe yazımdır.
Bismillahirrahmanırrahim.
“ Bir gece,
kendisine ayetlerimizin bir kısmını gösterelim diye (Muhammed ) kulunu Mescid-i
Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah noksan
sıfatlardan münezzehtir, O, gerçekten işitendir, görendir.” 17. Sure, ayet 1.
Demek ki
Filistin’in Kudüs şehrinde bulunan ve Müslümanlar olarak ilk kıblemiz olan
Mescidi Aksa ve çevresi (yani Kudüs ve civarı) Cenab-ı Hakkın mübarek kıldığı yerlerdendir ve bütün
Müslümanların vatanıdır.
Mübarek:İlahi hayrın bulunduğu şey.Bereketlenmiş, çoğalmış.
Uğurlu. Hayırlı, mesut. Beğenilen…demektir. Hadis-i Şeriflerde Kudüs’te
bulunan Mescidi Aksa’da yapılan bir
ibadet ve hayırlı fiilin, Mekke ve Medine hariç başka yerlerde işlenenlerin beş
yüz katı olduğu bildirilmektedir.
İşte
Yahudi’nin işgali altında bulunan ve halkın demokratik yollar ve usullerle
seçtiği HAMAS hükümetinin öncülüğünde savunulan, aslında savunulması ve
işgalden kurtarılması dünyalı bütün Müslümanların üzerlerine Farz olan FİLİSTİN in Müslümanlar için önemi budur. Bu
tariften sonra ister HAMAS’A ( işgalcilerin demesi gibi) siz de terörist deyin,
isterseniz de vatanını savunan kahramanlar, artık tercih size kalmış, zaten bu
fazla önemli de değil, çünkü tarih yanılmayan hükmünü er veya geç verecektir.
Hani ne diyor Aşık Paşa ta 1270 li yıllarda
“Sineler var
kim bilesin bu halayık neydiğün,
Sanasın
kim, bir ekindir Azrail biçmiş gibi.
Bahtlıdır
şol kişi kim dünyada adı kala,
Ölmedi,
diridir ab-ı hayat içmiş gibi.”
Evet şu kısacık dünyada iyi bir ad
bırakan kişi ölmemiştir, onun yaşı tarihin yaşı kadardır. Onun için tarihin
hükmüne ters bir fiil ve davranış içerisinde olunulmamalıdır.
Bağımsız
bir ülkeyi, ABD nin ve İngiliz in gücünü yanına alarak zorla işgal eden işgalci
terörist devlet İsrail, şimdi Filistin’de kan dökmeye, kadın, çocuk, ihtiyar
demeden öldürmeye devam etmekle kalmıyor, meşru, halkın seçtiği hükümet
üyelerini kaçırmaya, evleri yıkmaya, elektrik santrallerini bombalamaya, içme
sularını zehirlemeye devam ediyor. Bu durumda bırakalım Müslüman olmayı,
yapılan bu zulmü lanetlemek insanlık görevimizdir.
Yüce
Yaratıcı yukarıda bahsettiğimiz 17. Surenin
4. ayetinde de
“Biz
kitap’ta İsrail oğullarına: Sizler, yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız ve
azgınlık derecesinde bir kibre kapılacaksınız, diye bildirdik.” Diyerek İsrail
oğullarının huy ve karakterlerini
bizlere bildirmektedir. Bu milletin iyilikle ıslahı mümkün değildir. Onların
anlayacağı dil kuvvettir, kuvvet ise birlik ve beraberliktedir. Ah şu Kuran
rahatça öğrenilebilse de Allah’ın Yahudiler hakkında bildirdiklerini milletimiz bir bilse, mesele
kendiliğinden hallolurdu o zaman, çünkü iktidarlar halka rağmen yanlış
yapamazlardı ama ne yapalım ki engeller var.
Bölge ve
dünya barışı için Filistin problemi mutlaka çözülmelidir. Onu çözebilmek için
ise şu beş noktada toplanan problemlerin
aşılmasının gerekir.1-İsrail toprak
işgalinde bulunmuştur, bu gün tarihi Filistin topraklarının ancak % 22 si
Filistinlilerin elindedir, onda da tam hükümranlıkları yoktur. 2- İki buçuk
milyon Filistinlinin durumları çok trajiktir, vahimdir. 3- Dünyanın çeşitli
yerlerinden getirilmiş olan Yahudi yerleşimcilerin Filistinlilerin evlerine, bağ,
bahçelerine yerleştirilmesi, mal ve
mülklerinin çalınması ve Filistinlilerin sistemli olarak etnik arındırılmaya ve
imhaya tabi tutulması. 4- Kudüs’ün nihai anlamda statüsünün belli olması. 5-
Yahudi’nin Mescid-i Aksa’yı yıktırıp, yerine Süleyman Mescidini yaptırmak
istemesi. İşte bu beş maddede toplanan meseleler çözülmeden Filistin Probleminin
çözülemeyeceği üzerinde ittifak vardır.
Hükümetler,
dış işleri, belki de BM ler bu işlerle uğraşırken her bir Müslüman’a da
görevler düşmektedir. Bu görev öyle zor bir görev değil, sadece küçücük bir
dikkat ve şuurlu hareketten ibarettir. Bu da ( Sevdiklerimizi Allah için
sevmek, sevmediklerimizi de Allah için sevmemektir.) Bu hareketler küçük ve
basit gibi görünse de çok önemlidir çünkü: 1- Allah için seven insan
sevdiklerinin iyi ve kötü günlerinde yanında olur, yani Filistinlinin ve başka
işgal edilen İslam beldelerinde yaşayanların, ezilenlerinyanında olur. Böylece
işgalci ABD ve Lanetli kavim İsrail’e rağmen kardeşlerinin yanında yer alınca,
onların maddi ve manevi her derdine ortak olmuş olur. 2- Müslüman Allah için sevince de İşgalcilerin
yani Yahudi’nin karşısında yer ve tavır alır ki bu karşı oluş, onlara sempati
ve dostluk duymama, hatta onları sevenleri de sevmeme olarak kendini gösterecek,
böylece işgalcilerin güçlerini zayıflatacak bütün yollara baş vurulmuş
olunacak, gerekiyorsa bedenen onların karşısında yer alınacaktır. Ayrıca bu
tavır onların mallarını almama, işgalcilerin dostu ve sesi olan gazetelere de para
vermeme şeklinde tezahür edecektir ki bu az şey değildir. Gazete deyip geçmemek gerekir. Bugün
Yahudi’nin sahip olduğu basın - yayın
organları en kuvvetli savaş makinelerinden daha tehlikeli ve etkilidir. Basın-yayın
yolu ile yaptığı propaganda sayesinde Yahudi saldırıyor, vuruyor, öldürüyor,
yakıyor, yıkıyor ama elindeki, özellikle
Türkiye deki güdümlü basın sayesinde bunu tersine çevirebiliyor. Renkli ve
güdümlü basını alıp evine, iş yerine götüren bir kişi işgalci zalimlerin
bilmeden gönüllü propagandasını yapıyor demektir.
İkinci
olarak Allah için sevmeyi ve Allah içi buğuz etmeyi, yani (sevmemeyi - nefret
etmeyi) bilen insan tabii olarak Yahudi
dostu masonları seçerek meclise göndermeyecek, böylece satılmış zihniyetlerin
siyasi hayatına oyları ile son verecek, böylece onların yerine seçecekleri
güzel insanlarla milli bir meclis
oluşacak, böyle bir mecliste elbette hayırlı hizmetler yapacaktır.
Ya Rab!
Senin lutfun da hoş, kahrın da hoştur. Islahları mümkün değilse Filistin’de,
Irakta, Afganistan’da, Çeçenistan’da ve dünyanın başka yerlerindeki İslam
düşmanlarını “Kahhar” ismi şerifin hürmetine kahrı perişan eyle, sen her şeyi
en iyi bilen ve en güzel yapansın.