28 Aralık 2013 Cumartesi

                                                          YENİ YIL

            Cuma Müslümanların bayram günüdür. Cuma Namazı, hakkında müstakil bir sûra vardır ve bu sebeple Cuma Namazı “FARZ” bir namazdır. Bu namazın vakti geldiğinde bütün işler bırakılarak camiye koşulur, çünkü Cuma namazı cemaatle kılınır. Kişi esnafsa dükkanını, işçiyse iş yerini terk eder, memursa masasından kalkar ve doğru camiye koşar. İslam devletinde Cuma Namazını devlet başkanı kıldırır, onun için Cuma Namazına devlet namazı denir. Her namaza normal yürüyüşle gidilirken, cumaya giderken hızlıca yürümek gerekir. Şimdi şu arzettiğim hususları gerekçe göstererek, madem ki ülkemizde azınlık olan Hıristiyanların dini günü olan Pazar tatil, Yahudilerin kutsal günü olan cumartesi tatil, o halde Müslümanların bayramı olan Cuma günü de tatil olsun, gerekiyorsa Cuma değil Pazar veya Cumartesi günleri çalışma günü olsun desek, Türkiye’de neler olur dersiniz…
            İşte bir yılbaşının yine ariferindeyiz. Bazı işyerleri aslında tatil günü olan Cumartesi veya Pazar günlerinde insanları çalıştırıyorlar ki yılbaşında tatil yapsınlar diye; oysa Cuma Namazı vakti mesai saati ile örtüştüğünde memur, amir on dakika önce çıkamıyor ama konu yılbaşı olunca kos koca bir gün tatil, bom boş geçiyor.
Peki nedir yılbaşı?
Hiçbir şey değil. Bizimle uzaktan, yakından zerre kadar alakası yok, sadece bir takvim değişimi. Hani ne demiştik bir şiirimizde.
( Yeni yıl bir takvimdir / Yapraklar bir bir iner. / Allah için ağlayan, / Sonunda iyi güler.) işte bu, hepsi bu kadar.  Ama böyle bir gün TV programlarında-basın,yayın organlarında- eğlence yerlerinde- sokaklarda- meydanlarda her türlü taşkınlıkların yaşandığı bir gün olarak yaşanıyor.
             Yılbaşında içki tüketimi ziyadesi ile arttığı için buna bağlı olarak kazalar da artıyor. Yapılan har kaza bir felaketin, tabi ki maddi zararın de habercisidir. Sigara dumanları arasında, içki, kumar, her türlü uyuşturucu kullanımı ve yarın işe gidecek olan insanın sabaha kadar uykusuz kalması sonucu uğranılan iş gücü kaybı, soruyorum toplumumuza zarardan başka ne kazandırıyor? Bu durum akıl sağlığı, beden sağlığı, ruh sağlığı, hatta nesil sağlığını bozan şeyler değimlidir? Büyüklerini böyle gören genç veya çocuk ne düşünecek, nasıl hareket edecektir, bu nasıl bir örnek oluştur? Sigara içmekten bıyıkları, parmakları sararmış olan bir öğretmenin öğrencilerine sigaranın zararlarını anlatmaya kalkışması veya anlatsa bile öğrenciler üzerinde etkili olması nasıl düşünülemezse, Yılbaşı eğlenceleri adı altında türlü rezillikler yapan bir babanın da aile fertlerine iyi örnek olduğu söylenemez, düşünülemez. Bu gece yapılan taşkınlıklar, ölçüsüz davranışlar sebebi ile aile mutlulukları sarsılıyor, İnsanların onurları zedeleniyor, kötü alışkanlıklar pekişiyor, bütün bunlar ne adına niçin yapılıyor hiç düşündünüz mü?
            Adam kör kütük sarhoş araba kullanmaya kalkıyor, hatta direksiyona yaslanıp uyuduğunun farkında bile değil. Polisimiz bunu alıp evine götürüyor. Yahut adım attığı yeri göremeyecek kadar kendinden geçmiş, hatta yolun ortasına düşmüş ağzından, burnundan iğrenç şeyler akıyor; polis bunu da alıp evine götürüyor, hatta o fena halini bile düzeltiyor, icabında temizliyor. Peki polis kim? Verdiğimiz vergilerden maaş alarak görev yapan memur. Ben bu insanları polisimizin daha önemli görevini bırakarak evlerine kadar götürmesini istemiyorum, gönlüm buna razı değildir. Böyle kişilerin (kim olursa olsun) önceden tesbit edilen depo gibi, ardiye gibi yerlere götürülüp bırakılmasından yanayım.
Yılbaşı sabahı çarşıya inin göreceksiniz ki her yer bom boş, otobüsler bom boş, saat 12 olmuş şehir uyuyordu. Aah ah…
            Hani ne demişler, “O mahiler ki derya içredirler, deryayı bilmezler.” En ideal hayat nizamı olan İslam Dini mensubuyuz ama ondan haberimiz yok. Dinimizin yasak ettiği her şeyde hayat vardır, mutluluk vardır, güzellikler vardır.
            İçkisiz, kumarsız, kavga ve gürültüsüz nice güzel günlere kavuşmamız dileği ile.
           
              




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder