YENİ YIL
Cuma
Müslümanların bayram günüdür. Cuma Namazı, hakkında müstakil bir sûra vardır ve
bu sebeple Cuma Namazı “FARZ” bir namazdır. Bu namazın vakti geldiğinde bütün
işler bırakılarak camiye koşulur, çünkü Cuma namazı cemaatle kılınır. Kişi
esnafsa dükkanını, işçiyse iş yerini terk eder, memursa masasından kalkar ve
doğru camiye koşar. İslam devletinde Cuma Namazını devlet başkanı kıldırır,
onun için Cuma Namazına devlet namazı denir. Her namaza normal yürüyüşle
gidilirken, cumaya giderken hızlıca yürümek gerekir. Şimdi şu arzettiğim
hususları gerekçe göstererek, madem ki ülkemizde azınlık olan Hıristiyanların
dini günü olan Pazar tatil, Yahudilerin kutsal günü olan cumartesi tatil, o
halde Müslümanların bayramı olan Cuma günü de tatil olsun, gerekiyorsa Cuma
değil Pazar veya Cumartesi günleri çalışma günü olsun desek, Türkiye’de neler
olur dersiniz…
İşte bir
yılbaşının yine ariferindeyiz. Bazı işyerleri aslında tatil günü olan Cumartesi
veya Pazar günlerinde insanları çalıştırıyorlar ki yılbaşında tatil yapsınlar
diye; oysa Cuma Namazı vakti mesai saati ile örtüştüğünde memur, amir on dakika
önce çıkamıyor ama konu yılbaşı olunca kos koca bir gün tatil, bom boş geçiyor.
Peki nedir yılbaşı?
Hiçbir şey değil. Bizimle
uzaktan, yakından zerre kadar alakası yok, sadece bir takvim değişimi. Hani ne
demiştik bir şiirimizde.
( Yeni yıl bir takvimdir / Yapraklar bir bir iner. / Allah
için ağlayan, / Sonunda iyi güler.) işte bu, hepsi bu kadar. Ama böyle bir gün TV programlarında-basın,yayın
organlarında- eğlence yerlerinde- sokaklarda- meydanlarda her türlü
taşkınlıkların yaşandığı bir gün olarak yaşanıyor.
Yılbaşında içki tüketimi ziyadesi ile arttığı
için buna bağlı olarak kazalar da artıyor. Yapılan har kaza bir felaketin, tabi
ki maddi zararın de habercisidir. Sigara dumanları arasında, içki, kumar, her
türlü uyuşturucu kullanımı ve yarın işe gidecek olan insanın sabaha kadar
uykusuz kalması sonucu uğranılan iş gücü kaybı, soruyorum toplumumuza zarardan
başka ne kazandırıyor? Bu durum akıl sağlığı, beden sağlığı, ruh sağlığı, hatta
nesil sağlığını bozan şeyler değimlidir? Büyüklerini böyle gören genç veya
çocuk ne düşünecek, nasıl hareket edecektir, bu nasıl bir örnek oluştur? Sigara
içmekten bıyıkları, parmakları sararmış olan bir öğretmenin öğrencilerine
sigaranın zararlarını anlatmaya kalkışması veya anlatsa bile öğrenciler
üzerinde etkili olması nasıl düşünülemezse, Yılbaşı eğlenceleri adı altında
türlü rezillikler yapan bir babanın da aile fertlerine iyi örnek olduğu
söylenemez, düşünülemez. Bu gece yapılan taşkınlıklar, ölçüsüz davranışlar
sebebi ile aile mutlulukları sarsılıyor, İnsanların onurları zedeleniyor, kötü
alışkanlıklar pekişiyor, bütün bunlar ne adına niçin yapılıyor hiç düşündünüz
mü?
Adam kör kütük
sarhoş araba kullanmaya kalkıyor, hatta direksiyona yaslanıp uyuduğunun
farkında bile değil. Polisimiz bunu alıp evine götürüyor. Yahut adım attığı
yeri göremeyecek kadar kendinden geçmiş, hatta yolun ortasına düşmüş ağzından,
burnundan iğrenç şeyler akıyor; polis bunu da alıp evine götürüyor, hatta o
fena halini bile düzeltiyor, icabında temizliyor. Peki polis kim? Verdiğimiz
vergilerden maaş alarak görev yapan memur. Ben bu insanları polisimizin daha
önemli görevini bırakarak evlerine kadar götürmesini istemiyorum, gönlüm buna
razı değildir. Böyle kişilerin (kim olursa olsun) önceden tesbit edilen depo gibi,
ardiye gibi yerlere götürülüp bırakılmasından yanayım.
Yılbaşı sabahı çarşıya inin göreceksiniz ki her yer bom boş,
otobüsler bom boş, saat 12 olmuş şehir uyuyordu. Aah ah…
Hani ne
demişler, “O mahiler ki derya içredirler, deryayı bilmezler.” En ideal hayat
nizamı olan İslam Dini mensubuyuz ama ondan haberimiz yok. Dinimizin yasak
ettiği her şeyde hayat vardır, mutluluk vardır, güzellikler vardır.
İçkisiz,
kumarsız, kavga ve gürültüsüz nice güzel günlere kavuşmamız dileği ile.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder