O NE
GÜZEL REHBERDİR
Rabbim
gökleri-yeri direksiz yarattı.
Sonra da
arş-ı âlâyı istiva etti.
Nâmütenâhi
güç ve kudret sahibine
Güneş,
ay ve yıldızlar secdeler etti.
Güneş,
ay ve yıldızlar belli bir vakte kadar
Emri
ilahi ile durmadan akıp gider.
O,
kendine içten iman etmemiz için,
Her işi
düzenler, ayetleri açıklar.
Yeri
çeşit çeşit bitkilerle donatan,
Arz
üstünde oturaklı dağlar yaratan,
Birçok
pınarları, ırmakları akıtan,
Rabbimdir
cümle mahluku yoktan var eden.
O, geceyi gündüzün üzerine örten,
Gündüzü
geceden sıyırıp çıkarandır.
Şüphesiz
bunlarda düşünen toplum için,
Alınacak
birçok dersler, ibretler vardır.
Yeryüzünde
birbirine komşu kıtalar,
Kıtalarda
envai tür ürünler olur.
Aynı
sudan ve topraktan gıda alsa da,
Her biri
biçim ve tat olarak farklıdır.
Allah
Resulünü yalanlayan insanlar,
O
inkârlarına devam ededursunlar,
Onların
mekânları Nar-ı cehennemdir.
Ve orada
ebediyyen kalıcıdırlar.
Mutlaka
her toplumun bir rehberi vardır.
Müminlerin
rehberi de Resûlullahtır.
Sürekli
O’nun yolunda geçen bir ömür,
Ne güzel
ömürdür ve o ne güzel Resul.
İyilik
dururken kötülük isteyenler,
Geçmişte
yaşananları bilmelidirler.
Rabbim
elbette Rahman ve Rahimdir ama
Hak
edene de azabı çok şiddetlidir.
Her
dişinin neye gebe kalacağını,
Rahimlerde
bulunanı O Âlim bilir.
Yaratılışlar
da bir hesaba göredir.
O
Hasib’in katında her şey ölçülüdür.
Noksanlıktan
uzak olan Yüce Rabbimiz.
Görüleni
ve görülmeyeni de bilir.
Onun
ilminin dışında hiçbir şey kalmaz.
Evet O,
Şanı Yüce Rabbilâlemindir.
Allah’ın
yanında sözü gizleyenlerle,
Açıkça
söyleyenler bir olduğu gibi,
Geceleyin
köşe bucak gizlenenlerle,
Gündüz vakti
yürüyüp gidenler eşittir.
Onun
önünde ve arkasında melekler
Allah’ın
emriyle Resulü takip eder.
Kâfirler
gelmesini istemeseler de,
Rabbim
istediği an nûrunu tamamlar.
Bir
toplum kendinde olan özellikleri,
Hılkaten
verilmiş olan güzellikleri,
Bozarak
değiştirmeye yeltenmedikçe,
O toplum
üzerindedir Rabbin Elleri.
Allah bir
topluma musibe diledi mi,
Artık
onun için geri çevrilme yoktur.
İnsanlar
da yanılarak yoldan saptı mı,
Onlara gelecek
azap elbette haktır.
O,
insanlara korku ve ümit içinde
Gürleyen,
ışık saçan şimşeği gönderir.
Yağmur
yüküyle ağırlaşmış bulutlarla,
Ölmüş
olan arza rahmetiyle can verir
Bütün
varlıklar gibi gök gürültüsü de
Allah
teâlâyı hamd ile tesbih eder.
Onun
heybetinden dolayı melekler de
Huşuyla
bu zikre katılır, eşlik eder.
El açıp
yalvarmaya layık olan O’dur.
Ondan
başka minnet etmeye layık yoktur.
Onların
ilah edindikleri putları,
Konuşamaz,
hareketsiz birer mahluktur.
O
zâlimler, Allah hakkında tartışırken,
Yüce
Rabbim üzerlerine yıldırımlar,
Etrafa
ateş saçan şimşekler gönderir.
Onunla
dilediğini yaka, mahveder.
Olmayan
pınardan nasıl su içilmezse,
Muktedir
olmayandan da bir şey istenmez.
Şüphesiz
dualar yaratana yapılır,
İnkârcının
duası hedefini bulmaz.
Göklerde
bulunanlarla, yerde olanlar,
Ve
onların gölgeleri ister istemez,
Yalnız
Allah teâlâya secde ederler.
Onların
secdelerinde riya bulunmaz.
Göklerin
ve yerin Rabbini bırakıp da,
Cansız
bir varlığa insan nasıl ilah der?
Kendisi
mahluk olan putlara tapmakta,
İnsanlara
nasıl bir fayda olabilir?
Körle
görenin bir olmayacağı gibi,
Karanlıkla
aydınlık hiç eşit olur mu?
Yaradan
insanı övmüşte yaratmıştır.
Akıl
sahibi kul hiç inkârcı olur mu?
Resûl’e
indirilene inanan kimse,
Hakkı
inkâr eden körler gibi olur mu?
Şayet
inkârcının körden bir farkı olsa,
Bâtılın
peşinden fütursuzca gider mi?
Sâdık
kullar verdikleri sözlerde durur,
Allah’ın
ahdini yerine getirirler.
Gecede,
gündüzde, varlıkta ve yoklukta
Bunun
görevleri olduğunu bilirler.
Namazı
dosdoğru kılan, zekatı veren,
Rabbimin
emirlerine harfiyyen uyan,
Münkeri güzelce savan, hakkı koruyan,
İşte o
asil kullardır gerçek Müslüman.
Allah
yolunda gizli-açık harcayarak,
Bu
dünyada en güzel sonu hak edenler,
Âhiretin
güzelim Adn Cennetlerinde
Sâlih
olan aile fertleriyledirler.
Cenneti
hak eden o mübarek insanlar,
Hiçbir
şekilde orada mutsuz olmazlar.
Ayrıca
yer, içer, koltuklara kurulur,
Melekler
de hep onların yanındadırlar.
Melekler
cennetlikleri gördüklerinde,
Derler
ki, ey has kullar size selam olsun!
Zorluklar
geride kaldı, dünya yurdunda,
İşte bu
mutlu sonuç size kutlu olsun.
Allah’ın
kesin emirlerinden biri de,
Akrabalık
bağlarını canlı tutmaktır.
Bu karabeti
terk eden fitnecilerse,
Hak
ettikleri azâbı tadacaklardır.
Kullara
bile verilen söz korunurken,
Allah’a
verilen sözler hiç bozulur mu?
Vadlerini
kuvvetle pekiştirenlerle,
Ahde
vefa göstermeyenler bir olur mu?
Allah’ın
rızkını artırdığı insanlar,
Dünyanın
nimetleriyle şımarmasınlar.
Çünkü âhirete
göre dünya hayatı
Geçici
faydadan başka bir şey değildir.
Şüphesiz
Allah dilediğini saptırır,
Kendine
yöneleni de hakka erdirir.
Unutma
ki hak çizgiden ayrılan kullar,
Kendi
nefsine en büyük zulmü yapmıştır.
Allah’a
ve Resûlüne iman edenler,
Rablarinin
zikriyle sükûna ererler.
Çünkü
yaratılışları gereği ruhlar,
Yaratanını
anmakla huzur bulurlar.
Daha
önce nice ümmetlerin geldiği,
Sapkın
bir topluma Resul Kuran okudu.
Bu
kitapla nice toplum hakka ererken,
Ne yazık
ki nasipsizler bunu duymadı.
Okunan
bir kitapla dağlar yürütülse,
Sükûnet
ya da şiddetle yer parçalansa,
Veyahut ölüler
diriltilecek olsa,
O
mübarek kitap yine Kuran olurdu.
O
zâlimler, rablerini inkâr ettiler.
Oysa O, herkesin rabbi ve hâlıkıdır.
Biz
sadece ve ancak O’na yöneliriz.
Dönüşümüz
müminlerin ilahınadır.
İman
eden ve iyi işler yapanlarla,
Rabbimin
emrinden asla ayrılmayanlar,
Özlenen
Cennet yurdunun sahibidirler.
Onlar
oranın ebedi sâkinidirler.
ESİNLENEN
SURE VE AYETLER:
Ra’d
suresi ,1 den 31. Ayete kadar.
Minnet:
İyiliğe karşı duyulan şükür hissi
Karabet:
Soyca yakınlık, hısımlık, akrabalık.
İstiva
etmek:Yükselmek, üstün olmak,
Kemalin
sabit olması.