ÜÇ AYLAR VE ORUÇ (2)
Geçtiğimiz
hafta üç aylar ve Oruç üzerine durmuş, Oruç’un kameri aylara göre tutulmasının,
Ramazan Ayının Oruç ayı olarak seçilmesinin ve insanın bir yıl içerisinde
dilediği ayı seçme yetkisine sahip olmamasının yine insanın kendisine birçok
faydalarının olduğunu zikretmiş ve bu konuya devam edeceğimizi söylemiştik.
İşte bu gün aynı konuya devam ediyoruz.
Ramazan
ayında herkes toplu olarak hep aynı davranışları sergilediği için, Oruç
Müslümanlara birlik şuuru aşılar. Müslümanlar, topluca ve düzenli bir şekilde
Allah’a teslim olma, “İlah” olarak yalnız ve ancak Allah’ı tanımak, yalnız ve
ancak O nun emirlerine boyun eğme alışkanlığı kazanır. Bu ayda hayır kapıları
açılır ve Müslümanlar ondan nasibini almaya gayret ederler.
Oruç:
Fecrin doğuşundan, güneşin batışına kadar Yalnız Allah için oruca niyet etmekle
birlikte orucu bozan şeylerden de uzak kalmaktır. Oruçlu, orucunu Allah için
tutmuyor; Allah’a, Peygamberine, Kitabına ve şeriatına inanmıyorsa, orucu oruç
değildir. Orucun samimi olarak Allah için olması şarttır. Bir Hadis-i Şerifte
“Kim inanarak ve hayrını umarak Ramazan
Orucunu tutarsa, geçmiş günahları affolunur” buyurulmaktadır.
Orucu bozen şeyler: Mideye gire
yiyecek, içecek şeylerle, cinsel ilişkilerdir. Kim oruçlu olduğu sürece nefsini
bu iki istekten uzak tutarsa ve oruçtan sonra da nefsini bu isteklere karşı
terbiye ve düzene sokarda helal sınırlarının dışına çıkmazsa işte o kimse
kurtulmuştur. Hadis-i Şerifte şöyle buyrulmaktadır:
“Kim bana iki çenesinin arasını
ve (namusunu yani ırzını) garanti ederse, ona cenneti garanti ederim.”
Dil, oruçla zapt edildiği kadar,
hiçbir şeyle zapt edilemez. Bu çok önemlidir. Dilin sınır tanımadan konuşması
birçok sakıncalar doğurur. Çünkü nefisten gelen istek ve emirleri ifade eden
dildir. Nefis Allah yolundan ayrılınca bu ayrılış, dilde, elde, ayakta, hareket
ve davranışlarda kendini gösterir. Oruçla insan, nefsini Allah yolunda bulundurmaya
alıştırmış olur.
Resulüllah (SAV) şöyle buyuruyor:
“Sizden biriniz oruçlu olduğu
günde çirkin söz söylemesin. Bağırıp çağırmasın. Biri ona fena söz söyler veya
onunla kavga etmeye kalkarsa, ben oruçluyum desin.”
“Kim yalan şahitliğinde bulunur
ve onunla (yalanla) amel etmeyi bırakmazsa, Allah’ın (onun) yemeyi, içmeyi terk
etmesine ihtiyacı yoktur.”
Orucunda bu yönü
gerçekleştirmeyen kimse, Allah Resulünün şu sözünde kastettiği kimselere
benzer.
“Nice oruçlu vardır ki orucundan
kendisine sadece susuzluk ve nice gece ibadetine kalkan vardır ki bu
kalkışından kendisine sadece uykusuzluk vardır.”
Nefsi temizlemek, oruçta
gözetilen temel hedeftir. Ramazan’ın gelişi için Resulüllah şöyle buyurdu:
“Ey temizleyen! Merhaba.”
“Size bereket ayı Ramazan ay
geldi. Allah bu ayda rahmetini bol bol indirir. Günahları siler. Duayı kabul
eder. O halde kendinizden Allah’a hayır gösterin. Bu ayda Allah'ın Rahmetinden
mahrum kalan muhakkak ki bedbahttır.”
Orucun insanlara
kazandırdıklarına gelince:
Oruç, insanı sabretmeye
alıştırır. Oruçla irade kuvvetlenir. Allah'a itaat artar.
Orucun vakti, fecrin doğuşundan,
güneşin batışına kadar devam eder.
Oruç hem vücut ve hem de ruh için
tam bir faydadır.
İslam Alimleri: Takva öyle bir
şeydir ki Yüce Allah dünya ve ahirette insanın kurtuluşunu ona bağlamıştır.
Ayet-i Kerimede:
“Muhakkak ki takva
sahipleri, cennetler ve nimetler
içindedirler.” (356)
“Bilin ki Allah, muttakilerle
beraberdir.” (357)
“Şüphesiz ki Allah muttakileri
sever.” (358)
Muttaki, takva ehli olan
demektir.
Müslüman bu takvayı kalbinde
toplayabilmek ve onu kendine ahlak edinebilmek için takva yolunu takip etmelidir.
İnsanı takvaya vardıran en önemli yollar: Oruç tutmak - Gece namazı kılmak – Zikretmek – Dua etmek –
Kuran Okumak – Allah yolunda mal ve canla cihad etmek – İtikafa girmek –
Sabretmek ve Allah'tan günahların affını dilemektir.
Mübarek Ramazan Ayının,
okuyucularımın, milletimizin, İslam Milletinin takvaya ermelerine ve Cenab-ı
Hakkın bu mübarek ayı mazlum İslam Milletinin kurtuluşuna vesile kılmasını
dilerim.