EDEP
“Sakın
terk-i edepten, güyi mahbubu hüdadır bu.
Nazargahı
İlahidir, makam-ı Mustafadır bu.
Muradı edep
kastıyla gir Nabi bu dergaha.
Mataf-ı
kudsiyadır, püsergah-ı Enbiyadır bu.”
Divan şairlerimizde
Nabi, bir Osmanlı Paşası ile Hacca
gitmek üzere yola çıkarlar. Vasıtaları devedir ve nöbetleşe binmektedirler.
Deve üzerine yapılan, hevdeç denen ve
binicisinin ayaklarını uzatarak oturabileceği kadar genişlikte bir gölgelikte iki arkadaş günlerce yol aldıktan sonra
nihayet Medine’ye yaklaşırlar. Bu arada deveye binme sırası paşadadır ve paşa
binek üzerinde ayaklarını uzatmış olarak oturmaktadır. Bu oturuş şekli ile
ayakları Medine’ye, yani Resulullah’ın mübarek kabrinin olduğu tarafa doğru gelmektedir.
Bu hal Şair Nabi’nin hassas kalbine, ince,
zarif anlayışına uygun düşmez, bu
durumu edebe aykırı bulur ve yukarıya aldığım dörtlüğü irticalen ( o anda, hiç
hazırlıksız olarak) söyler.
Mana olarak şöyledir: Edebi terk etmekten sakın, -yani edepsizlik
etme.- Burası Allah kelamının indiği yerdir.
Allah’ın
nazargahı, Muhammed Mustafa’nın da makamıdır.
Bu dergaha
girerken maksadın ve muradın edepli olmak olsun.
Kutsal
tavaf yeri ve bütün peygamberlerin de saygı duyduğu yerdir burası.
Paşa bu beyti
dinleyince, ayaklarını toparlayıp, “Nabi bir daha okusana şunu” der. İkincisini
de dikkatle dinledikten sonra, “Nabi ben de ineyim vallahi artık binekli olarak
gidemeyeceğim “der. Deve yedeklerinde olduğu halde Medine’ye iyice
yaklaştıklarında aynı beytin Mescidi Nebi’nin minarelerinden sala olarak
okunduğunu duyunca şaşkınlıkla birbirlerine bakarlar. Nabi, “ Paşam vallahi ben
bu işin sırrını öğrenmeden duramayacağım,” diyerek koşar ve minarenin kapısında
müezzini beklemeye başlar. Müezzin inimce ona “Biraz önce okuduğun neydi?” der, ama müezzin hiç cevap vermeden yürüyüp gider.
Nabi tekrar önüne vararak, ikinci defa aynı ricada bulunur, aldığı cevap, “Bazı
şeyler söylenmez olur ve müezzin yine yoluna devam eder. Nabi koşarak takrar
önünü keser ve der ki, “yahu, bu beyti yarım saat önce ilk defa ben söyledim,
bu benden sadır oldu ve yanımda da siz yoktunuz, siz bunu nerden biliyorsunuz?
Müezzin ilk defa Nabi’ye dikkatle bakar ve “Yoksa sen Nabi misin?”Der. Evet
cevabını alınca da, “O zaman sana müjdeler olsun, sabah namazından sonra
mescitte uzanmıştım, rüyamda Resulullahı gördüm ve bana dedi ki! “Nabi çok
yangın olarak geliyor, bu beyitle onu karşıla.”