20 Eylül 2016 Salı

YAKARIŞ

Havf ve Reca ile sana el açtık Rabbim.
Kapına geldik.
Rahmetinden umutvarız.
Her durumda sana sığınırız.
Sen, içten isteyenlerin isteklerini veren,       
Gönülden dileyenlerin dileklerini bilen.   
Alın sacdede yalvaranların dualarını kabul edensin.

Sana yöneldik  Ey  HAFİZ !
Sana güvenendik ey VEKİL!
 Kemal-i edeple sana yalvarıyor ve senden istiyoruz,
Ne olursun bizi öfkemizin esiri,
Şeytanın oyuncağı,
Şehvetimizin düşkünü,
Menfaatlerimizin kölesi yapma.

Bizi kitabın olan Kuran’ın,
Rehberimiz olan Resulullah’ın,
Yolumuz olan Şeriat-ı garra’nın,
Dinimiz olan İslam’ın çizgisinden ayırma.

Yâ Rab!
Bizi hidayetine ulaştır.
Resulünün ahlakı ile ahlaklandır.
Ashabın ve evliyaullahın saygı, edeb ve sabır anlayışını ver bize.
Öyle ver ki
Yalnız insanlar değil,
Hayvanlar,
Nebatat,
Bütün mahlukat
Bizden incinmesin.

Mum olup aydınlatalım.
Seher vakti ağlayalım,
Günahlarımıza dövünelim.
Sana sığındık Rabbim.
Dayanağımız sensin,
Güvencimiz sensin
İlâhımız sensin.
Kerimimiz sensin.
Vekilimiz sensin,
 “Hasbinallauh veniğmel vekil.”
------------------------------

HAVF  : Korku.
RECA   : Umut.
KERİM : İhsan ve inayet sahibi. Şerefli ve izzetli

17 Eylül 2016 Cumartesi

     BAĞIŞLA

Üzüntü duyma ve sağlam dur Cahit.
Güçlüsün sen zira inanıyorsun.
Dua et bizlere Hak dostu Zahit.
Çünkü sen Rabbine dayanıyorsun.

Duadır Müminin güçlü silahı.
Koymaz omuzlarda suçu, günahı.
Af için umuda açılır eller,
Her  namaz sonrası, bayram sabahı.

Elbet biliyoruz ömür sınırlı.
Kulların  da vadeleri belirli.
Huşuyla secdeye varıldığı an,
Af umulur Yaradan dan  değil mi?

Rabbim bakma bizim kusurumuza.
Bağışla her türlü günahımızı.
Hak için cihada çıktığımızda,
Yolunda sabit kıl ayağımız.

ESİNLENİLEN SURE VA AYETLER:

Âl-i İmran Suresi 138, 145, 148. Ayetler.

14 Eylül 2016 Çarşamba

ŞERRE FİREN-HAYIRA MOTOR
                  (Serbest)

Hayatının her anında
Hak yolundan sapma oğul.
Asla ve kata ömründe
Bâtıla meyletme oğul.

Gerçek birdir iki değil.
Yol bellidir, gizli değil.
Amelini sözde değil,
Allah için eyle oğul.

Hak için söyle sözünü.
Mevla’ya dön hep yüzünü.
Resulullahın izini
Adım adım izle oğul.

Seherde kalk kıyam eyle.
Secdede istiğfar eyle.
Cenneti murat edersen,
İşte bu  iş böyle oğul.

Her durumda sözün doğru
Özün de olmasın eğri.
Rabbinden dile sen hayrı.
Şerden uzak ol be oğul.

Kuran oku, satır satır.
Yalnız Hakka eyle şükür.
Sürekli hayıra motor
Şerre firen ol sen oğul.

               16/03/2011










3 Ağustos 2016 Çarşamba

Sılayı rahim için K.Maraş'a giitiğimden UMRE hatıralarıma devam edememiştim, şimdi MEKKE de yazdığım bir şiirimle devam edelim.
HACI BÖYLEDİR YA DA BÖYLE OLMALIDIR
Aylar önce hazırlanır beklerler,
Dost aşkıyla yanar gönlü hacının.
Gül dalına konan bülbüller gibi
HAK kelamı okur dili hacının.
Gece gündüz demez yola dizilir,
Kalbi titrer, gözü yaşlı hacının.
Duygu seli benliğini sarınca,
Mevlaya açılır eli hacının.
Gönülde muhabbet, yüzde tebessüm.
Sevgiyle birleşir eli hacının.
İlkbahar, sonbahar, kış ve yaz demez,
Her mevsim açılır gülü hacının.
Ya ilâhi söyler, ya tesbih çeker.
Hu hu diye çalar sazı hacının,
Sanki yıllar yılı dost ve barışık
Selâm Selâm olur sözü hacının.
Soğuk yoktur, sıcak demezler asla,
Şekva yoktur, kimse dönmez o fasla,
Sılada elbette eş, dost varsa da
Asıl sıla BEYTULLAHTIR hacının.
Kovana üşüşen arılar gibi,
Kimi girer, kimi çıkar hacının.
BEYTULLAH'TIR adı sevap balın ın
Gözleri hep ona bakar hacının.
Üç günlük dünyada kırmaz kimseyi.
Şeytana galiptir aklı hacının.
İman nuru benliğini sarar da,
Hak çizgide olmak fikri hacının.
Gece gündüz aklı Rabbine bağlı,
Boş kelamdan uzak dili hacının.
Cömertliğin güzelliği huy olmuş,
Alan değil veren eli hacının.
BeğenDaha fazla ifade göster
Yorum Yap

17 Temmuz 2016 Pazar


    Konuyu biraz değiştirelim
    UMRE ANILARIM- 2
    HACI BÖYLEDİR YA DA BÖYLE OLMALIDIR
    Aylar önce hazırlanır beklerler,
    Dost aşkıyla dolu gönlü hacının.
    Gül dalına konan bülbüller gibi,
    Hak kelamı okur dili hacının.
    Gece-gündüz demez yola dizilir,
    Kalbi titrer, gözü yaşlı hacının.
    Duygu seli benliğini sarınca,
    Mevlaya açılır eli hacının.
    Gönülde muhabbet, yüzde tebessüm,
    Sevgiyle birleşir eli hacının.
    İlkbahar, sonbahar, kış ve yaz demez,
    Her mevsim açılır gülü hacının.
    Ya ilâhi söyler, ya tesbih çeker,
    Hû hû diye çalar sazı hacının.
    Sanki yıllar yılı dost ve barışık
    Selâm sêlam olur sözü hacının,
    Soğuk yoktur, sıcak demezler asla.
    Şekva yoktur kimse dönmez o fasla.
    Sılada elbette eş, dost varsa da,
    Asıl sıla BEYTULLAH'tır hacının.
    Kovana üşüşen arılar gibi,
    Kimi girer, kimi çıkar hacının.
    BEYTULLAH'tır adı sevap balının.
    Gözleri hep ona bakar hacının.
    Üç günlük dünyada kırmaz kimseyi.
    Şeytana galiptir aklı hacının.
    İman nuru benliğini sarar da,
    Hak çizgide olmak fikri hacının.
    Gece gündüz aklı Rabbine bağlı,
    Boş kelamdan uzak dili hacının.
    Cömertliğin güzelliği huy olmuş,
    Alan değil, veren eli hacının.
    10/06/2016
    MEKKE

    BeğenDaha fazla ifade göster
    Yorum Yap
    Yorumlar
    Osman Kahveci

    Yorum yaz...
    RABBİM DİLERPERSE ŞER SANILAN ŞEYDEN HAYIR ÇIKARABİLİR
    Paralellcilere, madem İslâmi hassasiyetiniz var neden Milli Görüş içerisinde yar almıyor ya da yardımcı olmuyorsunuz dediğimde, onlar "o iş öyle olmaz" ya nasıl olur sorusuna " insan yetiştireceksiniz, devlet kademelerine yarleştireceksiniz, kolonları ve temeli çürümüş bina gibi devlet sizin elinizde kalacak" derlerdi. gerçekten bugün yaptıkları bu oldu. Bazıları bir kişiye bu kadar bağlılık neyin nesidir diye hayret edebilir. Bu işe şaşırmamak lazım; size (başkalarının hakkına tecavüz edildiği, yani kul hakkı düşünülmeden) sınav kazandırılıyor, işe yerleştiriliyorsanız, durmadan bulunduğunuz iş yerinde makamınız yükseltiliyor ve tabi bu arada sizin zayıf yönleriniz tesbit edilerek fişleniyorsanız onların emrine uymaktan başka seçeneğiniz kalmaz, üstelikte her ilden, her ilçeden toplanan (nasıl bir himmetse)"himmet" paralarından aslan payınızı da alıyorsanız, ( haram- helal kaygınız da yoksa) bu imkanları elden kaçırmak istemezsiniz.
    30-40 yılın birikimi M. Güvenlik Kurulu ile elden gideceği belli olunca, acele ile bu darbe hareketine girişilmiştir, ancak bu darbe hareketi (ŞEHİTLERİMİZ VE YARALILARIMIZDAN ÖZÜR DİLEYEREK SÖYLÜYORUM) milletimize Cenab-ı Hakkın bir lutfu oldu, bukalemun gibi saklanıp, gizlenmesini çok iyi bilen bu güruhu temizlemek başka türlü mümkün olamazdı.

18 Mayıs 2016 Çarşamba

EL- AZÎM
 (Zatı ve sıfatının mahiyeti
  anlaşılmayacak kadar ulu)

Sen Azim-üş-şan sın.
Şanın büyük, namın çok yüce.
Şeytanlar saklanacak yer arar,
Euzubilâh…deyince.

EY AZÎM!
Sen zatın ve sıfatınla,
Bütün varlığınla yücesin,
Esrarı anlaşılmayacak kadar
Azametli ve  ulusun,
Büyüksün,
Teksin,
Çok ilerisin.
Denizler, okyanuslar, felekleri yaratan,
Her şeyi yoktan var eden,
Azîz olan AZÎM’sin.
Senin hükmünle yüklenir,
Bulutlar yağmurları.
Rahmetin bir biri ardınca iner de,
Senin lutfunla
Güldürür insanları.
Şakkul Kamer yaparken, Resulün parmakları,
Yüzlerinin şeklinden bilirdi,
O inatçı münkirleri.
Ya Halk-ı  AZÎM!
Sana binlerce şükrederiz ki,
İslam üzere yarattın ve yaşattın Müslimleri.
Madem ki yaratılışımız İslam üzeredir,
Son nefeste de İslam’dan ayırma,
Ne olursun bizleri.




       


3 Mayıs 2016 Salı

                                                      MİRAC

Üç aylar Recep –Şaban – Ramazan aylarıdır. 12 ay içerisinde bu ayların kutsiyeti daha fazladır. Recep ve Şaban, içerisinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesinin bulunduğu Ramazan Ayından önce gelir. Bu aylar içerisindeki Regaip – Miraç– Berat  gecelerinden Müslümanlar azamı istifade etme gayreti içerisinde olurlar. Bu aylar ve geceler adeta Müslümanı Ramazan’a hazırlar. Allah Resulü’nün “ Allah’ım! Recep ve Şaban’ı bana mübarek kıl, beni Ramazan’a ulaştır.” Mealindeki Hadis-i şerifi bu ayların önemini belirtmektedir. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi Ramazan içerisindeki Kadir Gecesinin bin aydan daha hayırlı olduğu “El- Kadr” Suresinde anlatılmaktadır. Bin ay 83 yıldan fazla bir hayat demektir. Demek ki kişinin Kadir Gecesini ihya etmesi onun af vesilesi olabilir .
             İnsan nefsini ve heveslerini sınırlamak mecburiyetindedir. Aklı başında olan
herkes kabul eder ki sınırsız bir hürriyet, her akla geleni, nefsin istediği her şeyi yapma ve öyle yaşama hürriyeti diye bir şey yoktur; eğer öyle olsaydı hayat çekilmez olurdu. Günümüzde birtakım çirkinlikler, olumsuzluklar, hırsızlık, uğursuzluk, hortumculuklar yaşanıyorsa bu, günümüz insanının Allah’ın emirleri doğrultusunda bir hayat yaşamamasındandır. Bu gün bir bakıyorsunuz birtakım çeteler türemiş, bu çete mensuplarının tahsil durumları da maalesef çoğunlukla en üst seviyede olabiliyor. Demek ki ana babaların çocuğum okusun, adam olsun gibi samimi temennilerini okullarımız yerine getiremiyor, karşılayamıyor; evet okuyor ama adam olma keyfiyeti çoğu zaman yarım kalabiliyor. Çünkü insan madde ve manadan oluştuğu için, ruh tatmin edilemeyince iş yarım kalıyor, isterse on beş lisan bilsin; yani kanadın biri yok veya kırık, bu bakımdan kişi selamete çıkamıyor.
Allah’ın emirlerine uymaktan söz ediyoruz, çünkü emirlerine uyulması gereken  sadece O’dur. Emretme, yasaklama, hüküm koyma yetkisi sadece O’nundur. En iyi bilen, en yararlıyı seçen, en çok merhamet eden de ‘O’dur. O din ki Allah’ın dini İslam’dır. İnsan nefsini, hareketlerini, yaşama biçimini ona uydurmakla yükümlüdür. İnsanın ona uyması demek, tüm arzu ve isteklerini ona uydurması, Kuran-ı Kerim’in yasakladığı her şeyden uzak durduğu gibi, yapılmasını istediği şeyleri de yerine getirmesi, yani  kendine tertemiz bir yol çizmesi demektir. İnsan o dosdoğru yola uyunca kendisi için uyar, çünkü saadete giden ve götüren tek yol odur ve buna ihtiyacı olan kendisidir. Nefsi kötülüklerden alıkoymanın, en pratik yolu “ORUÇ” tur. Oruç işte bu üç ayların sonuncusu olan Ramazan Ayındadır.
Evet bu tesbitten sonra bu gece yaşayacağımız Mirac konusuna gelebiliriz.
Mirac, yükselmek demektir. Cenab-ı Hak İSRA Suresinin birinci Ayet-i Kerimesinde “ Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammedi ‘sav’) Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir.” Buyurmaktadır.
Demek ki Peygamberimiz Mekkedeki Mescid-i Haram’dan alınarak önce Kudüste bulunan ve çevresini Allah’ın mübarek kıldığı Mescid-i Aksa’ya götürülmüş, oradan da göğe yükseltilimiştir. Bu yükselişte göğün (semanın) her katında “Ona” akıl ve hafsalaya sığmayacak olağanüstü şeyler gösterilmüştir. Bu duruma göre Mescid-i Aksa da, Mescid-i Haram gibi Müslümanlar için Kuran’da adı geçen çevresi ile birlikte mübarek ve  kutsal yerlerdendir. Ancak şimdi şöyle bir düşünelim.
- Mescid-i Aksa nerededir?
-Elbette Filistin sınırları içerisinde bulunan Kudüs Şehrinde değil mi?
-Peki Müslümanlar için bu kadar önemli ve mukaddes bir yer olan Kudüs’ün şu andaki durumu nedir?
- Ne yazık ki Kudüs bu gün Allah’ın lanetlediği, terör devleti İsrail’in işgali altındadır.
- Bu durum karşısında yeryüzündeki birbuçuk milyar Müslüman kendi kutsalları için ne yapmaktadırlar?
-Hiçbir şey.
-Kutsalları işgal altında olan bu insanlar niçin harekete geçemiyorlar?
-Başlarındaki yöneticileri bozuk.
-Peki yöneticilerini niçin düzeltmiyorlar?
-CIA ve Mossat müsaade etmiyor. Az bir düzelme olsa bir kısım medya, kiralanmış kalemler ve çeşitli yollarla, al aşağı ediliyorlar. 

Şu kesin olarak bilinmektedir ki, Kudüsü’ü, Afganistan’ı,  Irak’ı, Suriye’yi Çeçenistan’ı ve daha başka İslam beldelerini müstevlilerin işgalinden kurtarmanın yolu birlik olmaktan geçer. Her Müslüman, dünyanın neresinde olursa olsun Müslümanların yaşadığı her yeri kendi vatanı olarak kabul etmeli, kurtuluşu için can ve malla mücadele vermelidir. İşte İslam dışı güçlerin değil, Allah’ın hükmü geçsin diye verilen bu mücadelenin adı Cihad’dır ve şartlar oluştuğunda cihad her Müslüman’a Farzdır.

17 Nisan 2016 Pazar

                     KIL NAMAZI
                           (Serbest)

Gel, işte selâmet yolu desem, gelir misin?
Allah dostları öğütler verse,  dinler misin?
Kıl namazı, o kıldan ince köprüden geçmek,
Asla namazsız olmaz desem, kılar mısın?

Kıl namazı, Zekatı ver ve yoksulu kolla.
At üstündeki meskeneti, gel beni dinle.
Cehennem boşuna değildir, Cennet de kolay.
Ve “ Lâ ilâhe illallah”ı gönülden söyle.

Her sabah ezanlar okunur, makamı Saba.
Hayber önlerinde bir yiğit Ali Mürteza.
Sürekli cihed üzere ol, batılla savaş.
Gece-gündüz olsun dilinde zikir ve dua.

                                             03/12/2010
-----------------------------------------
MÜRTEZA: Beğenilmiş, seçilmiş.


4 Nisan 2016 Pazartesi



"Işık Saçan Nal Olsam" adlı kitabımdan

TOPRAK

Bastım daima ona, gezindim üstünde hep,
O kucaklamak için beni, aradı sebep.

(Kazma karnını yardı, bel bağrına saplandı,
Gücenmedi “sadık dost,” dört mevsim ürün verdi.)

Hem vefalı bağrından süzülüp gelir pınar.
Büyük küçük demeden, herkese şifa sunar.

Canından bebesine can veren ana sanki.
“Benim yarim topraktır,” dünkü ve de bu günkü.

Beton, asfalt insanı aslından kopardı bak.
Toprak ana olmadan yaşamaya imkan yok.

Kötü, çirkin ne varsa setreder perde gibi.
İnsan onda rahattır doğduğu evde gibi.

Her gelen bu dünyaya bir gün ölümü bekler.
Kimse kabul etmezde, toprak cesedi saklar.

Yeri geniş dünyanın herkes misafir onda.
Topraktan gelmiş insan, ona döner sonunda.

2003




26 Mart 2016 Cumartesi




TEK O VAR

Zamanı durdurmak hiç mümkün olmaz.
Akıp giden suya dizgin vurulmaz.
Yaşayalım Hak emrini birlikte,
Çünkü yarın ne olacak bilinmez.

Karmaşık boyutlu bu koca dünya,
Rehbersiz olarak yola gidilmez.
Karıncada gayret, arıda lezzet,
Onun hikmetinden sual edilmez.

Kara toprak bir çok meyve yetirir,
Kokusuna lezzetine doyulmaz.
Dost insanı doğru yola götürür.
Dostlukların güzelliği sayılmaz.

İnsan denen canlı türlü sır yüklü.
Sevinç, keder, ümit hep onda saklı.
Süzülüp göz yaşı olan duyguya,
Toplansa insanlık yeter mi aklı?

Sayfalar dolusu kitap yazılsa,
          Âlem dilsiz, Kuran elbet Hak kelam.
Köşe bucak diyar  diyar gezilse,

                                                          Dünya fâni, tek “O” bâki vesselam.

                                                       Not:" Işık Saçan Nal Olsam" adlı kitabımdan