3 Mayıs 2016 Salı

                                                      MİRAC

Üç aylar Recep –Şaban – Ramazan aylarıdır. 12 ay içerisinde bu ayların kutsiyeti daha fazladır. Recep ve Şaban, içerisinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesinin bulunduğu Ramazan Ayından önce gelir. Bu aylar içerisindeki Regaip – Miraç– Berat  gecelerinden Müslümanlar azamı istifade etme gayreti içerisinde olurlar. Bu aylar ve geceler adeta Müslümanı Ramazan’a hazırlar. Allah Resulü’nün “ Allah’ım! Recep ve Şaban’ı bana mübarek kıl, beni Ramazan’a ulaştır.” Mealindeki Hadis-i şerifi bu ayların önemini belirtmektedir. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi Ramazan içerisindeki Kadir Gecesinin bin aydan daha hayırlı olduğu “El- Kadr” Suresinde anlatılmaktadır. Bin ay 83 yıldan fazla bir hayat demektir. Demek ki kişinin Kadir Gecesini ihya etmesi onun af vesilesi olabilir .
             İnsan nefsini ve heveslerini sınırlamak mecburiyetindedir. Aklı başında olan
herkes kabul eder ki sınırsız bir hürriyet, her akla geleni, nefsin istediği her şeyi yapma ve öyle yaşama hürriyeti diye bir şey yoktur; eğer öyle olsaydı hayat çekilmez olurdu. Günümüzde birtakım çirkinlikler, olumsuzluklar, hırsızlık, uğursuzluk, hortumculuklar yaşanıyorsa bu, günümüz insanının Allah’ın emirleri doğrultusunda bir hayat yaşamamasındandır. Bu gün bir bakıyorsunuz birtakım çeteler türemiş, bu çete mensuplarının tahsil durumları da maalesef çoğunlukla en üst seviyede olabiliyor. Demek ki ana babaların çocuğum okusun, adam olsun gibi samimi temennilerini okullarımız yerine getiremiyor, karşılayamıyor; evet okuyor ama adam olma keyfiyeti çoğu zaman yarım kalabiliyor. Çünkü insan madde ve manadan oluştuğu için, ruh tatmin edilemeyince iş yarım kalıyor, isterse on beş lisan bilsin; yani kanadın biri yok veya kırık, bu bakımdan kişi selamete çıkamıyor.
Allah’ın emirlerine uymaktan söz ediyoruz, çünkü emirlerine uyulması gereken  sadece O’dur. Emretme, yasaklama, hüküm koyma yetkisi sadece O’nundur. En iyi bilen, en yararlıyı seçen, en çok merhamet eden de ‘O’dur. O din ki Allah’ın dini İslam’dır. İnsan nefsini, hareketlerini, yaşama biçimini ona uydurmakla yükümlüdür. İnsanın ona uyması demek, tüm arzu ve isteklerini ona uydurması, Kuran-ı Kerim’in yasakladığı her şeyden uzak durduğu gibi, yapılmasını istediği şeyleri de yerine getirmesi, yani  kendine tertemiz bir yol çizmesi demektir. İnsan o dosdoğru yola uyunca kendisi için uyar, çünkü saadete giden ve götüren tek yol odur ve buna ihtiyacı olan kendisidir. Nefsi kötülüklerden alıkoymanın, en pratik yolu “ORUÇ” tur. Oruç işte bu üç ayların sonuncusu olan Ramazan Ayındadır.
Evet bu tesbitten sonra bu gece yaşayacağımız Mirac konusuna gelebiliriz.
Mirac, yükselmek demektir. Cenab-ı Hak İSRA Suresinin birinci Ayet-i Kerimesinde “ Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammedi ‘sav’) Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir.” Buyurmaktadır.
Demek ki Peygamberimiz Mekkedeki Mescid-i Haram’dan alınarak önce Kudüste bulunan ve çevresini Allah’ın mübarek kıldığı Mescid-i Aksa’ya götürülmüş, oradan da göğe yükseltilimiştir. Bu yükselişte göğün (semanın) her katında “Ona” akıl ve hafsalaya sığmayacak olağanüstü şeyler gösterilmüştir. Bu duruma göre Mescid-i Aksa da, Mescid-i Haram gibi Müslümanlar için Kuran’da adı geçen çevresi ile birlikte mübarek ve  kutsal yerlerdendir. Ancak şimdi şöyle bir düşünelim.
- Mescid-i Aksa nerededir?
-Elbette Filistin sınırları içerisinde bulunan Kudüs Şehrinde değil mi?
-Peki Müslümanlar için bu kadar önemli ve mukaddes bir yer olan Kudüs’ün şu andaki durumu nedir?
- Ne yazık ki Kudüs bu gün Allah’ın lanetlediği, terör devleti İsrail’in işgali altındadır.
- Bu durum karşısında yeryüzündeki birbuçuk milyar Müslüman kendi kutsalları için ne yapmaktadırlar?
-Hiçbir şey.
-Kutsalları işgal altında olan bu insanlar niçin harekete geçemiyorlar?
-Başlarındaki yöneticileri bozuk.
-Peki yöneticilerini niçin düzeltmiyorlar?
-CIA ve Mossat müsaade etmiyor. Az bir düzelme olsa bir kısım medya, kiralanmış kalemler ve çeşitli yollarla, al aşağı ediliyorlar. 

Şu kesin olarak bilinmektedir ki, Kudüsü’ü, Afganistan’ı,  Irak’ı, Suriye’yi Çeçenistan’ı ve daha başka İslam beldelerini müstevlilerin işgalinden kurtarmanın yolu birlik olmaktan geçer. Her Müslüman, dünyanın neresinde olursa olsun Müslümanların yaşadığı her yeri kendi vatanı olarak kabul etmeli, kurtuluşu için can ve malla mücadele vermelidir. İşte İslam dışı güçlerin değil, Allah’ın hükmü geçsin diye verilen bu mücadelenin adı Cihad’dır ve şartlar oluştuğunda cihad her Müslüman’a Farzdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder