29 Haziran 2013 Cumartesi

ÇııÖÖçşıÜ     ES> >Moheet.com sitesinde yer alan habere göre, Suriye'nin muhtelif >üniversitelerinde tıbbın farklı alanlarında uzman 30 profesörden oluşan bir >araştırma grubu, Şam'da üç sene süreyle Besmeleyle kesilen, hayvan >etleriyle Besmelesiz kesilen hayvan etleri arasındaki farkı ortaya koymak >üzere laboratuvar ortamında deneysel incelemeler de bulundular. > >Bilim adamları, hayvan ve kuş kesimi esnasında dinen yerine getirilmesi >zaruri olan 'Bismillahi Allahü Ekber' sözünün kesilen etler üzerindeki >etkisi, tam mânâsıyla mucize denilebilecek sonuçlarla karşılaştılar. Grup >adına bir açıklama yapan Prof. Dr. Halid Halave, incelemeler esnasında >laboratuvar ortamında yapılan deneylerde, besmelesiz kesilen sığır, küçük >baş ve kuşların et dokularında pıhtılaşmış kan, çoğalmaya müsait bakteri ve >mikroplar tesbit >edilirken, Besmele ile kesilen hayvan et dokularında ise kan, mikrop ve >bakterilere rastlanmadığını ifade ederek, araştırmanın bu sürpriz sonucu >insan sağlığı açısında tıpta bilimsel bir devrim olduğunu belirtti. > > > >Besmele ile kesilenlerin farkı >Gruptan sözkonusu araştırmaya öncülük eden başka bir araştırmacı olan >Dr.Abdulkadir Dirani, araştırma ve sonuçları konusunda şunları söyledi; >"Kur'ân'da Allah adı zikir edilmeden kesilen hayvan etini yemeyin" >şeklindeki İlâhî emre rağmen ve hayvan kesiminde çekilen Besmelenin >ardındaki hikmeti bilmeyen insanların, hayvan kesiminde besmeleyi ihmal >etmeleri, beni bu konuyu bilimsel olarak araştırmaya sevk etti. Besmele ve >tekbir ile hayvan kesimi konusunu araştırmaya başlarken ekipteki bir kısım >arkadaşlar konuya ilk önceleri soğuk baktılar ancak araştırmalar esnasında >her safhada çarpıcı sonuçlar ortaya çıkınca ekibin konuya olan merak ve >ilgisi artmaya başladı. > >Besmele ve tekbirle kesilen hayvan etlerinde, Besmelesiz kesilen hayvan >etlerinin aksine, et dokularında kan ve mikropların bulunmaması Besmelenin >bir büyük mucizesi olarak karşımıza çıktı." Besmeleli etlerde mikrop yok > >Araştırma metot ve tekniği konusunda da grubun başka bir üyesi, Şam >Üniversitesi Eczacılık eski dekanı Prof Dr. Nebil Şerif de şu açıklamada >bulundu; "Besmele ile kesilen kuş, sığır ve küçük baş hayvanların >etlerinden ve besmelesiz kesilen aynı hayvanların etlerinden numuneler >alarak özel laburatuvarlarda mikroskopik incelemelerini yapmaya koyulduk. >Bazı icraatlarla her iki numune etleri kuru bir ortamda 48 saat beklettik, >48 saatlık zamanın sonunda Besmele ile kesilen hayvan etleri numuneleri >açık kırmızı gül rengi alırken, besmelesiz kesilen et numuneleri ise, >siyaha yakın koyu kırmızı bir renk aldı. Buna ilaveten Besmeleli etlerde >her hangi bir mikroba da rastlanmadı. Besmelesiz etlerin teşhisinde ise, >sürekli çoğalan büyük ölçüde >zararlı mikrop ve bakteriler tesbit edildi. Ayrıca ikincisinin >dokularındaki kanlarda iltihaplı akyuvarlar ve alyuvarlar tesbit edilirken >birinci grup et dokularında ise, buna benzer herhangi bir tesbit >yapılmadı." > >Uyuşturulan hayvanların eti > >Araştırmada İslâmî usule göre kesilen hayvanların daha az eziyet çektiği ve >etlerinin de daha sağlıklı olduğu belirtilirken, Batıda uyuşturularak >öldürülen hayvanların kanı vücutta kaldığı için, bu tür etlerin daha çabuk >bozulduğu, bu nedenle etler hemen donduruculara konularak muhafaza >edildiği, İslâmî usûle göre kesilen hayvan etlerinin ise hemen kasaba >gönderilip akşama kadar bozulmadan durabildiği ifade edildi. > >


22 Haziran 2013 Cumartesi

                                                     BÜTÜN ANNELERE

            Bu yazımda, bir Fransız Yazarın yıllar önce okuduğum ve çok hoşuma giden hikayesinden bir bölümü özetle aktaracağım.
           Okuma yazmayı sökmüş olan oğlu Pol’e annesi, “ Bak oğlum ben alış verişe çıkacağım, ondan sonra hasta olan  teyzene uğrarım, sen kardeşinle ilgilen, bak sütünü, bezlerini, neye ihtiyacı varsa hepsini şuraya bırakıyorum, çabuk dönmeye çalışırım ama geç kalırsam sen gerekeni yap ve merak etme  olur mu?” der. Ancak hasta kardeşinin bakıcısı o gün gelmediği için onun evinde de işleri yoluna koymak zorunda kalır ve bu sebeple biraz gecikir. Eve döndüğünde çocuklar uyumuştur, ama masanın üzerinde Pol tarafından yazılmış  bir not vardır ve şöyle denmektedir.
-          Anneciğim! Sen yokken kardeşimin sütünü verdim……………….15 Fenik
-          Altını kirletmişti değiştirdim……………………………………….50    “
-          Onu uyuttum ve evi bekledim……………………………………   70     “
-          Çiçekleri suladım…………………                                                  75     “
-          TOPLAM……………………………………………………….   210 Fenik bana borcun var
       Annesi tebessüm ederek kağıdın altına “Pol! Borcumu ödüyorum. Ben yokken yaptıkların için teşekkür ederim” diye yazdıktan sonra  para ile birlikte baş ucundaki komodinin üzerine bırakırken, başka bir kağıda
Sevgili Pol:
1-      Seni 9 ay 10 gün zahmetler içerisinde taşıdım ……………………..Bedava
2-      Dayanılmaz sancılar içerisinde dünyaya getirdim…………..                 “
3-      2 Yıl emzirdim ………………………………………………..              “
4-      3 yıla yakın altını kirlettiğin için temizledim…………………               “
5-      Hastalığında başında sabahladım……………………………….            ”
6-      Senin için her gece en az iki kere tatlı uykumdan uyanarak kalktım…   ”
7-      Bundan sonra yapacaklarım da …………………………………            ”
8-      TOPLAM BORCUN……………………………………              YOK – Sıfır.
Anne her millette, her yerde, her zaman hatta insandan başka canlılarda da fedakarlık
abidesidir; bu bizim milletimizde defalarca, kat be kat böyledir. Onların günü yılda bir gün değil 365 X Ömür boyu olmalıdır.
      Annelere sevgi- saygılarımla “IŞIK SAÇAN NAL OLSAM” adlı şiir kitabımda yayınlanan konu ile ilgili bir şiirimi sunuyorum.

             BÜTÜN ANNELERE

            Önce hamal oldun bana,
            Hiç şikayetçi olmadan
            Taşıdın bin zahmetle
            Dokuz ay ve on gün daha.
            Güzel vücudun incindi,
            İstemeden eziyetim oldu sana.
            Defalarca affetmiştin,
            Affet ne olur, affet bir daha.

            Bir karşılık beklemeden
Kanından, canından verdin.
Sen fedakarlık yaptıkça
Ben durmadan seni yordum.
Etrafa boş gözlerle bakıp,
Hiç bir şeyi bilmesem de
Şefkatin, sevgin bilirdim.

Bazen güzel yüzünü hüzün bulutları kaplardı.
Bereket yağmurları gibi
Gözünden dökülen yaşlar,
Ateşimi söndürecek türlü gizemler sakladı.
Esen yellerden sakınır,
Her an tetikte beklerdin.
Durmadan şefkatli elin alnımı
Yanağınla yüzümü yoklardın.
Öyle tutkunduk ikimiz,
Gecenin bir saatinde
Tatlı uykudan uyanır
Tebessüm ederdi yüzünüz.
Konuşmadan anlaşırdık
Ve şefkat doluydu sözünüz.

Terk ettin ansızın bizi,
Gözümden yaşlar süzüldü.
Dünyada yalnız bıraktın,
Firkatin bana yazıldı.
Alışmak zor yokluğuna,
Şu yalnızlık dünyasında
Hasretim artık şefkatine,
Engin şefkatine.

Huzurunda diz çökerek
Gül yüzüne bakayım.
Ellerini bırakıp,
Cennet yolunun rehberi
Ayağını öpeyim,
Anacığım!
Ayağını öpeyim.


           


8 Haziran 2013 Cumartesi

OL DERSE OLUR

Göklerde olanlar, yerde olanlar,
Sana teslim olmuş, boyun eğmiştir.
Kalp gözüyle bu gerçeği görenler,
Rükû, sücut ile başın eğmiştir.

Doğu da senindir, batı da senin.
Senden yardım umar Mümin kulların.
Kuşlarda, ağaçta ve çiçeklerde
Baktığım her şeyde seni görürüm.

Gökyüzünü, bulutları ve ayı,
Seneleri, mevsimleri, ayları,
Yeryüzünde olmuş, olacakları,
Yaratan hâlıkım sensin, bilirim.

Sen Alîm’sin, bilinmezi bilirsin.
Hem Basîr’sin, görülmezi görürsün.
Yaratmak istersen sen bir nesneyi,
Tek kelime sadece bir “ol” dersin.

ESİNLENİLEN SÛRE VE AYETLER:
Bakara Sûresi 105,106, 107. Ayetler