ÇııÖÖçş>
>Moheet.com sitesinde yer alan habere göre, Suriye'nin muhtelif
>üniversitelerinde tıbbın farklı alanlarında uzman 30 profesörden oluşan bir
>araştırma grubu, Şam'da üç sene süreyle Besmeleyle kesilen, hayvan
>etleriyle Besmelesiz kesilen hayvan etleri arasındaki farkı ortaya koymak
>üzere laboratuvar ortamında deneysel incelemeler de bulundular. >
>Bilim adamları, hayvan ve kuş kesimi esnasında dinen yerine getirilmesi
>zaruri olan 'Bismillahi Allahü Ekber' sözünün kesilen etler üzerindeki
>etkisi, tam mânâsıyla mucize denilebilecek sonuçlarla karşılaştılar. Grup
>adına bir açıklama yapan Prof. Dr. Halid Halave, incelemeler esnasında
>laboratuvar ortamında yapılan deneylerde, besmelesiz kesilen sığır, küçük
>baş ve kuşların et dokularında pıhtılaşmış kan, çoğalmaya müsait bakteri ve
>mikroplar tesbit >edilirken, Besmele ile kesilen hayvan et dokularında
ise kan, mikrop ve >bakterilere rastlanmadığını ifade ederek, araştırmanın
bu sürpriz sonucu >insan sağlığı açısında tıpta bilimsel bir devrim olduğunu
belirtti. > > > >Besmele ile kesilenlerin farkı >Gruptan
sözkonusu araştırmaya öncülük eden başka bir araştırmacı olan >Dr.Abdulkadir
Dirani, araştırma ve sonuçları konusunda şunları söyledi; >"Kur'ân'da
Allah adı zikir edilmeden kesilen hayvan etini yemeyin" >şeklindeki İlâhî
emre rağmen ve hayvan kesiminde çekilen Besmelenin >ardındaki hikmeti
bilmeyen insanların, hayvan kesiminde besmeleyi ihmal >etmeleri, beni bu
konuyu bilimsel olarak araştırmaya sevk etti. Besmele ve >tekbir ile hayvan
kesimi konusunu araştırmaya başlarken ekipteki bir kısım >arkadaşlar konuya
ilk önceleri soğuk baktılar ancak araştırmalar esnasında >her safhada çarpıcı
sonuçlar ortaya çıkınca ekibin konuya olan merak ve >ilgisi artmaya başladı.
> >Besmele ve tekbirle kesilen hayvan etlerinde, Besmelesiz kesilen
hayvan >etlerinin aksine, et dokularında kan ve mikropların bulunmaması
Besmelenin >bir büyük mucizesi olarak karşımıza çıktı." Besmeleli
etlerde mikrop yok > >Araştırma metot ve tekniği konusunda da grubun başka
bir üyesi, Şam >Üniversitesi Eczacılık eski dekanı Prof Dr. Nebil Şerif de şu
açıklamada >bulundu; "Besmele ile kesilen kuş, sığır ve küçük baş
hayvanların >etlerinden ve besmelesiz kesilen aynı hayvanların etlerinden
numuneler >alarak özel laburatuvarlarda mikroskopik incelemelerini yapmaya
koyulduk. >Bazı icraatlarla her iki numune etleri kuru bir ortamda 48 saat
beklettik, >48 saatlık zamanın sonunda Besmele ile kesilen hayvan etleri
numuneleri >açık kırmızı gül rengi alırken, besmelesiz kesilen et numuneleri
ise, >siyaha yakın koyu kırmızı bir renk aldı. Buna ilaveten Besmeleli
etlerde >her hangi bir mikroba da rastlanmadı. Besmelesiz etlerin teşhisinde
ise, >sürekli çoğalan büyük ölçüde >zararlı mikrop ve bakteriler tesbit
edildi. Ayrıca ikincisinin >dokularındaki kanlarda iltihaplı akyuvarlar ve
alyuvarlar tesbit edilirken >birinci grup et dokularında ise, buna benzer
herhangi bir tesbit >yapılmadı." > >Uyuşturulan hayvanların eti
> >Araştırmada İslâmî usule göre kesilen hayvanların daha az eziyet çektiği
ve >etlerinin de daha sağlıklı olduğu belirtilirken, Batıda uyuşturularak
>öldürülen hayvanların kanı vücutta kaldığı için, bu tür etlerin daha çabuk
>bozulduğu, bu nedenle etler hemen donduruculara konularak muhafaza
>edildiği, İslâmî usûle göre kesilen hayvan etlerinin ise hemen kasaba
>gönderilip akşama kadar bozulmadan durabildiği ifade edildi. > >
29 Haziran 2013 Cumartesi
22 Haziran 2013 Cumartesi
BÜTÜN ANNELERE
Bu yazımda,
bir Fransız Yazarın yıllar önce okuduğum ve çok hoşuma giden hikayesinden bir
bölümü özetle aktaracağım.
Okuma
yazmayı sökmüş olan oğlu Pol’e annesi, “ Bak oğlum ben alış verişe çıkacağım, ondan
sonra hasta olan teyzene uğrarım, sen
kardeşinle ilgilen, bak sütünü, bezlerini, neye ihtiyacı varsa hepsini şuraya
bırakıyorum, çabuk dönmeye çalışırım ama geç kalırsam sen gerekeni yap ve merak
etme olur mu?” der. Ancak hasta kardeşinin
bakıcısı o gün gelmediği için onun evinde de işleri yoluna koymak zorunda kalır
ve bu sebeple biraz gecikir. Eve döndüğünde çocuklar uyumuştur, ama masanın
üzerinde Pol tarafından yazılmış bir not
vardır ve şöyle denmektedir.
-
Anneciğim! Sen yokken kardeşimin sütünü verdim……………….15
Fenik
-
Altını kirletmişti değiştirdim……………………………………….50 “
-
Onu uyuttum ve evi bekledim…………………………………… 70
“
-
Çiçekleri suladım…………………
75 “
-
TOPLAM………………………………………………………. 210 Fenik bana borcun var
Annesi tebessüm
ederek kağıdın altına “Pol! Borcumu ödüyorum. Ben yokken yaptıkların için
teşekkür ederim” diye yazdıktan sonra
para ile birlikte baş ucundaki komodinin üzerine bırakırken, başka bir
kağıda
Sevgili Pol:
1- Seni
9 ay 10 gün zahmetler içerisinde taşıdım ……………………..Bedava
2- Dayanılmaz
sancılar içerisinde dünyaya getirdim………….. “
3- 2
Yıl emzirdim ……………………………………………….. “
4- 3
yıla yakın altını kirlettiğin için temizledim………………… “
5- Hastalığında
başında sabahladım……………………………….
”
6- Senin
için her gece en az iki kere tatlı uykumdan uyanarak kalktım… ”
7- Bundan
sonra yapacaklarım da …………………………………
”
8- TOPLAM
BORCUN…………………………………… YOK –
Sıfır.
Anne her millette, her yerde, her
zaman hatta insandan başka canlılarda da fedakarlık
abidesidir; bu bizim milletimizde defalarca, kat be kat
böyledir. Onların günü yılda bir gün değil 365 X Ömür boyu olmalıdır.
Annelere sevgi-
saygılarımla “IŞIK SAÇAN NAL OLSAM” adlı şiir kitabımda yayınlanan konu ile
ilgili bir şiirimi sunuyorum.
BÜTÜN ANNELERE
Önce hamal
oldun bana,
Hiç
şikayetçi olmadan
Taşıdın bin
zahmetle
Dokuz ay ve
on gün daha.
Güzel
vücudun incindi,
İstemeden
eziyetim oldu sana.
Defalarca
affetmiştin,
Affet ne
olur, affet bir daha.
Bir
karşılık beklemeden
Kanından, canından verdin.
Sen fedakarlık yaptıkça
Ben durmadan seni yordum.
Etrafa boş gözlerle bakıp,
Hiç bir şeyi bilmesem de
Şefkatin, sevgin bilirdim.
Bazen güzel yüzünü hüzün
bulutları kaplardı.
Bereket yağmurları gibi
Gözünden dökülen yaşlar,
Ateşimi söndürecek türlü gizemler
sakladı.
Esen yellerden sakınır,
Her an tetikte beklerdin.
Durmadan şefkatli elin alnımı
Yanağınla yüzümü yoklardın.
Öyle tutkunduk ikimiz,
Gecenin bir saatinde
Tatlı uykudan uyanır
Tebessüm ederdi yüzünüz.
Konuşmadan anlaşırdık
Ve şefkat doluydu sözünüz.
Terk ettin ansızın bizi,
Gözümden yaşlar süzüldü.
Dünyada yalnız bıraktın,
Firkatin bana yazıldı.
Alışmak zor yokluğuna,
Şu yalnızlık dünyasında
Hasretim artık şefkatine,
Engin şefkatine.
Huzurunda diz çökerek
Gül yüzüne bakayım.
Ellerini bırakıp,
Cennet yolunun rehberi
Ayağını öpeyim,
Anacığım!
Ayağını öpeyim.
8 Haziran 2013 Cumartesi
OL DERSE
OLUR
Göklerde
olanlar, yerde olanlar,
Sana
teslim olmuş, boyun eğmiştir.
Kalp
gözüyle bu gerçeği görenler,
Rükû,
sücut ile başın eğmiştir.
Doğu da
senindir, batı da senin.
Senden
yardım umar Mümin kulların.
Kuşlarda,
ağaçta ve çiçeklerde
Baktığım
her şeyde seni görürüm.
Gökyüzünü,
bulutları ve ayı,
Seneleri,
mevsimleri, ayları,
Yeryüzünde
olmuş, olacakları,
Yaratan
hâlıkım sensin, bilirim.
Sen
Alîm’sin, bilinmezi bilirsin.
Hem
Basîr’sin, görülmezi görürsün.
Yaratmak
istersen sen bir nesneyi,
Tek
kelime sadece bir “ol” dersin.
ESİNLENİLEN
SÛRE VE AYETLER:
Bakara
Sûresi 105,106, 107. Ayetler
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)