20 Ekim 2015 Salı

HAZIR MISIN NEFSİM

Dağlar ufalanıp savrulduğunda,
Ölüler mezardan doğrulduğunda,
Her insan ismiyle çağrıldığında,
Ne yaparsın  nefsim  hazır değilsen?

O gün sağlam gözler kamaştığında,
Ay’la güneş hemen birleştiğinde,
Yüklü kadın yükten vazgeçtiğinde,
Ne yaparsın  nefsim  hazır değilsen?

Kemikler derlenip toplandığında,
Her canlı bir yere saklandığında,
İstiğfar kapısı kapandığında,
Ne yaparsın  nefsim  hazır değilsen?

Kişi yaptığına pişman olunca,
Dünyada sayılı günün dolunca,
Kabirde melekler hesap sorunca,
Ne yaparsın nefsim  hazır değilsen?

Güneş katlanarak dürüldüğünde,
Yıldızlar kararıp döküldüğünde,
Dağlar yerlerinden söküldüğünde,
Ne yaparsın nefsim  hazır değilsen?
  
Ruhlar bedenlerden ayrıldığında,
Ayrıntılı hesap görüldüğünde,
Rahimde bebeğe sorulduğunda,
 Ne yaparsın nefsim  hazır değilsen?

Sûra ikinci kez üflendiğinde,
Başa gelecekler beklendiğinde,
Vahşi hayvanlar da toplandığında,
Ne yaparsın nefsim  hazır değilsen?

Denizler kabarıp, kaynadığında,
Sağ gömülen bebek ağladığında,
Pişmanlıklar yürek dağladığında,
Ne yaparsın nefsim  hazır değilsen?

Her fiil meydana saçıldığında,
Amel defterleri açıldığında,
Candan ve cânândan geçildiğinde,
Ne yaparsın nefsim hazır değilsen?

Gökyüzü sıyrılıp alındığında,
Bedenler ateşte kavrulduğunda,
Her şeyin hesabı sorulduğunda,
Ne yaparsın nefsim  hazır değilsen?

Cehennem ateşi tutuştuğunda,
Cennet has kullarla buluştuğunda, 
Kişi ameliyle yüzleştiğinde,       
Ne yaparsın nesim hazır değilsen?

Hayır hayır! Sığınacak yer yoktur.
Burda herkes kendisine şahittir.
Hayat boyu yapıp ettiklerinle,
Şimdi hesap verilecek vakittir.

Kayıp giden yıldızlara and olsun,
Işık saçan nurlu aya and olsun,
Gün batınca karanlığa and olsun,
Ve ağaran sabaha  and olsun ki!
 Bu Hak emridir,  herkes böyle bilsin.
 __________o____________

ESİNLENİLEN SÛRE VE AYETLER:
Tekvîr Suresi, Ayetler: 1 den 29 a kadar
                      ve
Kıyamet Suresi, Ayetler: 3,7,8,9,10,11
----------------------------------------------
İSTİĞFAR: Af dilemek- Cenab-ı Hak’tan kusurlarının
               affedilmesini, günahlarının bağışlanmasını
                dilemek.








1 Ekim 2015 Perşembe

     Okullar açıldı, problemler de başladı. İşte daha ilk gün yaşadığımız sıkıntı      


 BURSA -OVAKÇA ÖZEL KÜLTÜR OKULLARI PATRON-MÜDÜR VE İDARECİLERİNE

Torunun Osman Eren Kahveci seçmeli derslerden Kuran-ı Kerim  ve Peygamberimizin hayatı ( Siyer ) derslerini seçmişti, ancak siz onu Peygamberimizin Hayatı yerine başka bir seçmeli derse yönlendirmişsiniz. Şimdi size bu neden böyle oldu diye sorsam, vereceğiniz cevap büyük bir ihtimalle
“Efendim  bu dersi seçen öğrenci sayısı azdır, bu kadar öğrenciye bir sınıf açamayız” olacaktır.
Tamam bu dediğiniz doğru da kardeşim neden SİYER dersinden daha önemsiz dersleri seçen öğrencileri buraya, Peygamberimizin Hayatı Dersine yönlendirmediniz de, kötüyü yani daha az faydalıyı iyiye tercih ettiniz? Akıl, iyiyi seçmek, hatta iyiler içerisinden en iyiyi seçmek için var olan bir organımız değil midir?
 Dağda milletimizle savaşan, asker, polis, kadın, çocuk demeden kalleşçe öldüren, yolları kazan, cana, mala zarar veren vatan hainlerinin İslami duygu ve bilgileri olsaydı, yani “Suçsuz bir insanı öldüren, bütün insanları öldürmüş gibidir.” Yahut “ Bütün canlılara merhamet ediniz” Ayet ve Hadis-i Şeriflerini (Allah ve Peygamber) söz ve emirlerini  bilselerdi bu hainliği yaparlar mıydı? Diyelim ki öğrenci velileriniz bilmedikleri veya fazla dikkat etmedikleri için bunu atladılar; peki siz nesiniz? Sizler öğretmen yani (muallim) öğreten değil misiniz? Neden onları uyarmadınız?
Ben bir site biliyorum, hep zenginlerin oturduğu. O sitenin çocukları kapıcılarının çocuklarını oyunlarına almıyorlar, kapıcının çocukları ile oynamıyorlardı. Kapıcı çocukları onlara mahzun mahzun uzaktan bakıyor ve arada bir de “ bizi da oyuna dâhil edin de oyunda biz sizin kapıcınız olalım” diyorlardı. Evet sayın hocalarım Nasıl buldunuz bu durumu? Eminim ki içiniz burkulmuştur. Bu kapıcı çocukları ve benzerlerinin iç âleminde açılan yarayı zaman kapatabilir mi dersiniz? Hiç  zannetmiyorum. Bu yara kapanmayacağına göre toplum barışı nasıl temin ve tesis edilecek söyler misiniz? İnsanların kalbine hak- adalet- insanlık duygusu- acıma duygusu ve merhamet din ve inanç dışında başka ne ile nasıl yerleştirilir ben bilemiyorum. İşte dağdakilerin ve suç işleyenlerin yoksun oldukları duygu ve bilgi budur, bunlardır. Hemen “ Dindarlar arsında suç işleyenler yok mudur?” deyişinizi duyar gibiyim. Evet ver ama oranlarsanız yok denecek kadar azdır.
Bakınız! Hicretten önce Medine’de iki büyük kabile vardı EVS ve HAZREÇ kabileleri. Bunlar birbirleriyle sürekli mücadele eder, yılda birçok defa da savaşırlardı ve iki taraftan da çok insan ölürdü. Peygamberimiz (sav) Medine’yi şereflendirdikten sonra kardeş oldular ve eski kötü hallerine şaşırdılar. Bu güzelliği ve daha bunun gibi yüzlercesini Peygamberimiz (sav) nasıl yaptı, bu güzelliklerin öğrencileriniz tarafından bilinip, öğrenilmesinde ne gibi bir mahzur gördünüz de SİYER dersini seçmeli olmaktan çıkardınız?
Sahi, öğretmenlerin öğleden sonra yani saat 12 den 1 den sonra sınıfta selamlama sözü olarak söyledikleri TÜNAYDIN ne demek hiç düşündünüz veya bir lügata baktınız mı? ( lügata diyorun okul sözlüğüne değil.) Ben söyleyeyim. TÜN= Gece, TÜNAYDIN= İyi geceler demektir. Değerli hocalarım, öğretmenlerim şunu demeye çalışıyorum. Bizlere laik düzen ve sistem içerisinde bugüne kadar öğretilenlerin birçoğu doğru değil, araştırmak, sorgulamak lazım.
ÇANAKKALE SAVAŞINI, işin içerisine inancı, din kavramını katmadan anlayamazsınız. Yer yer cepheler arasında 5 m bile mesafe yok, önden gidenler mitralyözlerle taranıyor, arkadaki gözünü kırpmadan saldırıyor. Bunu materyalist bir kafanın anlamsı zordur.
 Bir vadide geceleyen bir birliği komutan ziyaret ediyor, bakıyor ki çalıların üzerleri bembeyaz, hep çamaşır serilmiş. O birliğin komutanı, gelen daha üst rütbeli komutana izah ediyor. “ Efendim bu askerler yarınki taarruzda şehit olacaklarını bildikleri için Cenab-ı Hakkın huzuruna kirli çamaşırlarla varmak istamediklerinden çamaşırlarını yıkadılar ve kurutuyorlar.” Malum şehitler yıkanmaz ve kefenlenmeden o kanlı elbiseleri ile gömülürler."
Değerli hocalarım! Mehmet Âkif Ersoy’un “ Bedrin aslanları ancak bu kadar şalı idi.” Dediği bu mübarek dedelerimiz Allah Allah diye düşmana hücum ediyorlardı. Siz genç dimağlara şekil veren bir kurumsunuz bu ve benzeri konularda daha özenli olmanızı beklememiz  sanıyorum fazla bir istek değildir. Hiç unutmamalıdır ki 50-80-100 yıl daha yaşasak o da bir gün gelecektir yani “her gelecek yakındır”
Her birinize sevgi ve saygılarımı sunarken, okulunuzda vuku bulan Peygamberimizin hayatı yani Siyer dersi ile ilgili eksikliğin giderileceğini umarım.

Osman Kahveci Emekli Türkçe Öğretmeni  0536 416 32 32