10 Nisan 2014 Perşembe

SÜRGÜNLER SEFER OLUR ADLI KİTABIMDAN BİR KESİT

Bakın sevgili gençler, önemli bir düşünürümüz ne diyor; “Gençlik bir milletin geleceğinin temelidir, tohumudur. Bu tohumun özüne bakarak yarınımızı görmek mümkündür. Her devrin gençliği kendi enerjisini harcayabildiği alanda yaşar…(19)
            Batı gençliğini geçen asırda romantizm içerisinde görüyoruz. Hayatın her sahasında sanatta, siyasette, hukukta, dinde ve ahlakta... Batının gençliği işte bu idi. Batının Beethoven, Gothe, Lamartine ve Hugo gibi hiç ölmeyecek çocukları ruh dünyamızda ebedi gençlik aşısı yaptılar ve yer yüzüne ışık saçtılar.
            Ashab devri İslam’ ın ilk genç devridir. Osmanlı’lar asırlarca süren bu aşk ve iman ağacına yeniden gençlik aşısı yaptılar.  Yavuz Selim’de Hz. Ömer’ in tekrarlanan gençliğinin izlerini görmek mümkündür.
            İmanının içtenliği ve derinliği nispetinde gençlik değerlidir, verimlidir ve taktire layıktır. Her toplum kendi gençliğinin şahsında değer kazanır. Milletin hayatı içinde kendi gençliğinin varlığı bulunmaktadır. Tarihin satırlarında gençliğin çehresi vardır.
            ………………………………………………………………………………………..
                        İslam’ ın ilk cihadı olan Bedir’ in sevgisiyle harekete geçerek, Medine dışında düşmanı karşılamakta ısrar eden ilk İslam gençleri, Uhud’ da can verirlerken 800 yıl sonra üzerlerine lav gibi ateş akıtılan Bizans’ın surlarına tırmanmak için “Bu gün şehitlik sırası bizimdir” diyerek şehadeti paylaşamayan Fatih Askerlerinin mübarek gençliği oldular.
                        Anadolu’da devlet kuran Müslüman Türk’ün simasını, Malazgirt’te Alpaslan’ın yaşama aşkını Allah sevdasıyla birleştiren gençliğinde görüyoruz. Bu sima asırlar içerisinde olgunlaşarak Osman Gazi’nin adalet ahlakıyla, Sultan Murat’ın şehadet sevdasında kemalini buldu. Ve işte bu muhteşem şahsiyet olgunlaşmasına bütün insanlığın hayranlığı çevrildi.
            Dünyanın en heybetli gençliğini hayata çıkarmıştık ancak erginlik çağından sonra ihtiyarlayan her canlı varlık gibi milletimizin tarihi de muhteşem gençlik devrini aşarak  yorgunluk çağını tanıdı. Ona yeni bir gençlik aşısı yapmak gerekiyor. Asrımızın başında böyle bir hamle başlamıştı işte sevgili gençler bunu devam ettirmek size düşüyor. Yoksa “Bu iş buraya kadarmış, teslim olduk, biz pes ediyoruz” mu diyeceksiniz? Allah korusun öyle olursa sonra Malazgirt’te, Niğbolu’da, İstanbul surları önünde, Çanakkale’de ve İstiklal savaşında şehit düşen dedelerinize ne cevap vereceksiniz?
            “Ahlaksız bir sanayi devriminin baskınına uğradık, aşk gitti, umutlar gitti, aile hepten gitti iki elimiz böğrümüzde kalakaldık mı diyeceksiniz? Haydi dediniz diyelim o nurdan insanlar demezler mi ki.”
            “Peki evladım niçin hayattasın?”

            “Hakk’a götüren yolda yürürken uğranılan başarısızlıklar yolunuzu şaşırtmasın.” 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder