SÜRGÜNLER SEFER OLUR ADLI KİTABIMDAN BİR KESİT
Bakın sevgili gençler, önemli bir
düşünürümüz ne diyor; “Gençlik bir milletin geleceğinin temelidir, tohumudur.
Bu tohumun özüne bakarak yarınımızı görmek mümkündür. Her devrin gençliği kendi
enerjisini harcayabildiği alanda yaşar…(19)
Batı
gençliğini geçen asırda romantizm içerisinde görüyoruz. Hayatın her sahasında
sanatta, siyasette, hukukta, dinde ve ahlakta... Batının gençliği işte bu idi.
Batının Beethoven, Gothe, Lamartine ve Hugo gibi hiç ölmeyecek çocukları ruh
dünyamızda ebedi gençlik aşısı yaptılar ve yer yüzüne ışık saçtılar.
Ashab
devri İslam’ ın ilk genç devridir. Osmanlı’lar asırlarca süren bu aşk ve iman
ağacına yeniden gençlik aşısı yaptılar.
Yavuz Selim’de Hz. Ömer’ in tekrarlanan gençliğinin izlerini görmek
mümkündür.
İmanının
içtenliği ve derinliği nispetinde gençlik değerlidir, verimlidir ve taktire
layıktır. Her toplum kendi gençliğinin şahsında değer kazanır. Milletin hayatı
içinde kendi gençliğinin varlığı bulunmaktadır. Tarihin satırlarında gençliğin
çehresi vardır.
………………………………………………………………………………………..
İslam’ ın ilk cihadı olan Bedir’ in
sevgisiyle harekete geçerek, Medine dışında düşmanı karşılamakta ısrar eden ilk
İslam gençleri, Uhud’ da can verirlerken 800 yıl sonra üzerlerine lav gibi ateş
akıtılan Bizans’ın surlarına tırmanmak için “Bu gün şehitlik sırası bizimdir”
diyerek şehadeti paylaşamayan Fatih Askerlerinin mübarek gençliği oldular.
Anadolu’da devlet kuran Müslüman
Türk’ün simasını, Malazgirt’te Alpaslan’ın yaşama aşkını Allah sevdasıyla
birleştiren gençliğinde görüyoruz. Bu sima asırlar içerisinde olgunlaşarak
Osman Gazi’nin adalet ahlakıyla, Sultan Murat’ın şehadet sevdasında kemalini
buldu. Ve işte bu muhteşem şahsiyet olgunlaşmasına bütün insanlığın hayranlığı
çevrildi.
Dünyanın
en heybetli gençliğini hayata çıkarmıştık ancak erginlik çağından sonra
ihtiyarlayan her canlı varlık gibi milletimizin tarihi de muhteşem gençlik
devrini aşarak yorgunluk çağını tanıdı.
Ona yeni bir gençlik aşısı yapmak gerekiyor. Asrımızın başında böyle bir hamle
başlamıştı işte sevgili gençler bunu devam ettirmek size düşüyor. Yoksa “Bu iş
buraya kadarmış, teslim olduk, biz pes ediyoruz” mu diyeceksiniz? Allah korusun
öyle olursa sonra Malazgirt’te, Niğbolu’da, İstanbul surları önünde,
Çanakkale’de ve İstiklal savaşında şehit düşen dedelerinize ne cevap
vereceksiniz?
“Ahlaksız
bir sanayi devriminin baskınına uğradık, aşk gitti, umutlar gitti, aile hepten
gitti iki elimiz böğrümüzde kalakaldık mı diyeceksiniz? Haydi dediniz diyelim o
nurdan insanlar demezler mi ki.”
“Peki
evladım niçin hayattasın?”
“Hakk’a
götüren yolda yürürken uğranılan başarısızlıklar yolunuzu şaşırtmasın.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder