27 Nisan 2014 Pazar

                    EL-BÂKİ
                         (Varlığının sonu olmayan)

Yıllardır boş heves peşinde koştu bu nefsim.
Biriken dertlerime şimdi deva ararım.
Sen ki BÂKİ ve Bârî olan Rabbimsin benim.
Büyüklüğün hürmetine affımı umarım.

Rahmetin kaplamıştır canlı, cansız her şeyi.
Yaratılış sırrını mahlukatta ararım.
İşte,mükevvenat durmadan zikreder seni.
Ey kerem sahibi senden affımı dilerim.


20 Nisan 2014 Pazar

SÜRGÜNLER SEFER OLUR ADLI KİTABIMDAN BİR KESİT DAHA

Evet çocuklar, ilmi ve hakkı hayatımıza hakim kılmak zorundayız, bunun için de içinde bulunduğumuz şartları iyi değerlendirmek ve hayatımıza hakim olan hakkın aydınlığıyla çevremizi da aydınlatmak zorundayız.
            Otuz kişilik sınıftan ses çıkmıyordu, alınan nefesler duyulacaktı adeta. Bütün sınıf oldukça etkilenmiş görünüyordu. Orhan Bey ilim adamlarımızdan, düşünürlerimizden Allah razı olsun, ölenlere rahmet etsin bu güzel bilgileri Nurettin Topçu Hocamızdan aktarıyorum, en kısa zamanda onun eserlerini okumalısınız dedi ve devam etti:
            “Milliyet tarih ve toplum şuurudur. Bir milletin tarihi fertlerin elli altmış yıllık bir geçmişte ruh yapılarının nesilden nesile geçmesi ile olur. Millet tarih içinde hadiselerin yoğurduğu bir varlıktır. Maziden hale, halden istikbale doğru akıp giden bir nehir gibidir. Milletin fertleri bedeni yaşları, yani takvim yaşları ile elli altmış yaşlarında olsalar da ruh yaşları örfleri, adetleri, inanışları kendi tarihlerinin yaşlarındadır. Bu bakımdan tarih ve toprak şuurundan asla ayrılmayan bir milli duygu muhafazakarlık ruhuna bağlıdır. Muhafazakarlık ise bir milletin mukaddesatına tarih içinde kazanılmış olan bütün ruh varlığına sahip olması demektir. Muhafazakarlığın gerilik ifade etmesi ve yalnız dine ait bir doktrin sayılması yanlıştır.
            Muhafazakarlık dinde olduğu gibi, ekonomide, ahlak ve siyasette bütün toplumsal hareketler sahasında, o hareketlerin dayandığı temellerin muhafazası demektir. Peki bunları gelecek nesillere kim aktaracak, sizler nesiniz, niçin varsınız görevleriniz nelerdir, ailenize, topluma, çevrenize, arkadaşlarınıza ...?”
            Sözlerimizi şöyle toparlayacak olursak;
“Milleti bütün maddi ve ruh temelleri ile ele alan bir anlayışın muhafazakar olması zorunludur. Çünkü milletimizin tüm hayatını kurmuş olan bütün temellerin oluşmasından bu yana milletimize hayat katan bütün kaynaklar, yani vatan, tarih, din, dil herhangi bir akıma veya yeniliğe feda edilemez. Millet bu hususların hepsine muhtaç olduğuna göre milliyetçilik bile mutlaka muhafazakarlıkla beraberdir. Şunu da ifade etmeliyim ki, milliyetçilikte ırk anlayışı kaba ve maddi bir unsurdur. Irka yer vermemek gerekir. Milleti kuran, oluşturan din ve dil ön planda tutulmalıdır.”
Ne var ki bu unsurlar her gün artan bir hızla bozuluyor. Bozulmaya karşı duracak nesil sizlersiniz. Asım’ın nesli gökten inmeyecek...







10 Nisan 2014 Perşembe

SÜRGÜNLER SEFER OLUR ADLI KİTABIMDAN BİR KESİT

Bakın sevgili gençler, önemli bir düşünürümüz ne diyor; “Gençlik bir milletin geleceğinin temelidir, tohumudur. Bu tohumun özüne bakarak yarınımızı görmek mümkündür. Her devrin gençliği kendi enerjisini harcayabildiği alanda yaşar…(19)
            Batı gençliğini geçen asırda romantizm içerisinde görüyoruz. Hayatın her sahasında sanatta, siyasette, hukukta, dinde ve ahlakta... Batının gençliği işte bu idi. Batının Beethoven, Gothe, Lamartine ve Hugo gibi hiç ölmeyecek çocukları ruh dünyamızda ebedi gençlik aşısı yaptılar ve yer yüzüne ışık saçtılar.
            Ashab devri İslam’ ın ilk genç devridir. Osmanlı’lar asırlarca süren bu aşk ve iman ağacına yeniden gençlik aşısı yaptılar.  Yavuz Selim’de Hz. Ömer’ in tekrarlanan gençliğinin izlerini görmek mümkündür.
            İmanının içtenliği ve derinliği nispetinde gençlik değerlidir, verimlidir ve taktire layıktır. Her toplum kendi gençliğinin şahsında değer kazanır. Milletin hayatı içinde kendi gençliğinin varlığı bulunmaktadır. Tarihin satırlarında gençliğin çehresi vardır.
            ………………………………………………………………………………………..
                        İslam’ ın ilk cihadı olan Bedir’ in sevgisiyle harekete geçerek, Medine dışında düşmanı karşılamakta ısrar eden ilk İslam gençleri, Uhud’ da can verirlerken 800 yıl sonra üzerlerine lav gibi ateş akıtılan Bizans’ın surlarına tırmanmak için “Bu gün şehitlik sırası bizimdir” diyerek şehadeti paylaşamayan Fatih Askerlerinin mübarek gençliği oldular.
                        Anadolu’da devlet kuran Müslüman Türk’ün simasını, Malazgirt’te Alpaslan’ın yaşama aşkını Allah sevdasıyla birleştiren gençliğinde görüyoruz. Bu sima asırlar içerisinde olgunlaşarak Osman Gazi’nin adalet ahlakıyla, Sultan Murat’ın şehadet sevdasında kemalini buldu. Ve işte bu muhteşem şahsiyet olgunlaşmasına bütün insanlığın hayranlığı çevrildi.
            Dünyanın en heybetli gençliğini hayata çıkarmıştık ancak erginlik çağından sonra ihtiyarlayan her canlı varlık gibi milletimizin tarihi de muhteşem gençlik devrini aşarak  yorgunluk çağını tanıdı. Ona yeni bir gençlik aşısı yapmak gerekiyor. Asrımızın başında böyle bir hamle başlamıştı işte sevgili gençler bunu devam ettirmek size düşüyor. Yoksa “Bu iş buraya kadarmış, teslim olduk, biz pes ediyoruz” mu diyeceksiniz? Allah korusun öyle olursa sonra Malazgirt’te, Niğbolu’da, İstanbul surları önünde, Çanakkale’de ve İstiklal savaşında şehit düşen dedelerinize ne cevap vereceksiniz?
            “Ahlaksız bir sanayi devriminin baskınına uğradık, aşk gitti, umutlar gitti, aile hepten gitti iki elimiz böğrümüzde kalakaldık mı diyeceksiniz? Haydi dediniz diyelim o nurdan insanlar demezler mi ki.”
            “Peki evladım niçin hayattasın?”

            “Hakk’a götüren yolda yürürken uğranılan başarısızlıklar yolunuzu şaşırtmasın.” 

6 Nisan 2014 Pazar



Yakında yayınlanacak olan iki kitabımın önsözleridir.
Birinci kitabım ESMA-İ HÜSNA Allah (cc) ın 99 İsmi şerifleri hece ve serbest vezinde sena edildi
 ÖNSÖZ ü

Allah'ım! Esma-i Hüsnanı yazmaya en cüret ettim.
Bana yazabilme gücü ver, cesaretimi bağışla.
İlmini talim edeyim diye âlimi rehber tuttum.
Affımı ummaya divanına geldim, beni bağışla.

İkinci kitabım AYETLER IŞIĞINDA
                                 ÖNSÖZ
Zâhir: Görünen. Meydanda olan. Cismani yön.
Bâtın: İçe dair. Gizli. İç yüz. Sır. Künh. Zâhirin zıddı.
İnsan, zâhir denilen, görünen, cismani yönü ile maddi; bâtın denilen ruhâlemi ile mânevi  bir varlıktır. Yani insanın bedeni, el, ayak, göz, kulak, saç, sakal gibi bütün organları zâhirî yönünü oluştururken; akıl, kalp, düşünme, his ve duyguları da manevi yönünü oluşturur. Bu organlar düşünüp, karar verince insan onu yapar, yani ya hayır işler ya da şer. Ya sevap olan bir şey yapar veya   günah. Hatta bazen hiç  hareket  etmeden bile duygu, düşünce, vesvese ve fikir yürütmelerle insanın kalbinden çok şeyler  geçer.  Kişi, ilmî hakikatler yolu ile doğru düşünmeyi  öğrendiği  taktirde  gönül huzuruna kavuşur. Onun için insanın, maddi yönünün yanında manevi yönünü de doyurması gerekir. Tek kanatla kuş uçamayacağına göre, insan da maddi ve manevi yönlerini doyurmadan mutlu olamaz.
İnsana akıl  ve kalp hükmettiğine, yani akıl ve kalp düşünüp karar vermeden, insan hareket edip bir fiil yapamayacağına göre ve yapılacak iş ve hareketin doğru veya yanlış olması,  akıl ve kalbin vereceği karara bağlı olacağı için, insanın iyi, doğru, güzel düşünme yollarını öğrenmesi gerekir. Bu öğrenmede, rehberlik yapan kaynak önemlidir.
 İşte elinizdeki kitap, Kur’an mealinden esinlenerek yazılmıştır ve içerik olarak aynen mealcinin yazdıklarını şiirsel olarak yansıtmaktadır.
 Bu çalışmamızla İnsanın  manevi yönünün  gelişmesine bir nebze katkıda bulunabildikse ne mutlu bize.
                                                                                                                Osman Kahveci

                                                                                                                   Gemlik 2014

3 Nisan 2014 Perşembe


                  -O-

Ömrüm oldukça sana geleceğim,
Ey şanlı Resul!
Seni anacağım sabahın dinçliğinde,
Günün yorgunluğundan sonra.
Cihanı süsleyen güzelliğinde açarak  ellerimi,
Affet Rabbim!
Padişahlar bile dilenciyi boş çevirmezler,
Affet diyeceğim…

Dünyada seni düşünmek güzel.
Hayatın her zerresinde seni aramak,
Seni  ey en iyi, en güzel!!..
Yıllardır gel diyen emrini bekledim.
Kuşlar yuvaya döndü,
Evlat anayı buldu,
Ben sana yöneldim, sana ey El Emin.
O’ na dayandım, sana yöneldim.
Sana dayandım, O’ na yöneldim.
O’ na , sana
Sana, O’ na

OOOoooooo….