BİR TEK İĞNEYİ ÇIKAR
“Sütçü İmam
Türkün namusunu silahı ile burada kurtardı.”
Kahramanmaraş’ın
Uzun Oluk semtindeki cadde üzerindeki çeşmede ve yine Sütçü İmam’ın
Türbesindeki mermere yazılı kitabede böyle yazıyor.
Bir şehir
halkı olarak Maraşlıların, Fransız devletine kafa tutarak, önce kendi
şehirlerini kurtarmak ve tarihi Sivas kongresinin yapıldığı Sivas’ın yolunu
düşmana kapatarak kurtuluş savaşına
moral destek vermek için, Fransız işgal kuvveti ile Maraş halkı arasında kıran
kırana geçen mücadelenin adıdır Maraş’ın kurtuluşu. Sütçü İmam ise işte bu
mücadelede ilk kurşunu sıkan kahramandır.
Tarihi
olayı hatırlayacak olursak: Fransızların Maraş’ı işgal amacı ile şehre
girmelerinin hemen arkasından, asırlarca birlikte yaşadığımız, komşuluk
yaptığımız, aşımızı, ekmeğimizi, suyumuzu paylaştığımız yerli Ermeniler hemen
işgalcilerin yanlarında yer aldılar. Bu yerli iş birlikçilerin zulüm ve
taşkınlıkları işgalci Fransızlardan geri kalmıyor, halka olmadık hakaret,
işkence ve zulüm yapıyorlardı. Milli Kurtuluş hareketinin henüz başında
olunduğu için Maraş’a hiçbir yerden yardım gelemiyor, halk kendi işini kendisi
halletmek durumu ile karşı karşıya bulunuyordu. O günlere Necip Fazıl Kısakürek’in
Ağabeyi, Ahmet Kısakürek’in yazdığı, bir
gecede her tarafa asılan ve halkı direnişe çağıran nutuk halkı içten içe
heyecanlandırıyorsa da daha kaledeki bayrağı indirme hadisesi yaşanmamış,
dolayısı ile vuruşma fiilen başlamamıştı. Bir gün Fransız ve Fransız askeri elbisesi
giymiş Ermeni çapulcuları Uzun Oluk mevkiindeki hamamdan çıkan hanımların bir
yandan örtülerini açmaya çalışıyor, bir yandan da “Artık burası Fransızlarındır
burada örtünemezsiniz” diyorlardı. Kahvede oturmakta olan insanlar “Yahu yapmayı,
bu yaptıklarınız yanlıştır,” vs diyorlarsa da saldırganların bu sözleri
duydukları yoktu. Bu arada caddenin karşı tarafındaki dükkanından olayı gören
Sütçü İmam, silahını kaptığı gibi ateş etmeye başlıyor ve zalimlere hak
ettikleri cezalarını veriyor. Sütçü İmam’ın Türbesindeki mermer sütunda ve
olayın geçtiği yerdeki çeşmede yazılı olan, yazımızın başına da aldığımız ifade
işte bu olayı anlatmaktadır.
Önce ortaokul
ve liselerde başlayıp, daha son üniversitelerde bütün acımasızlığı ile
uygulanan kız öğrencilere örtü yasağı bu yıl Kahramanmaraş’taki Sütçü İmam
Üniversitesinde de değişik boyutlarda uygulanmaya çalışılıyor. Tesettüre
(örtünmeye) karşı olanlar bu yıl adı geçen üniversitenin adından da utanmadan,
Şeyma Türkan adlı öğrencinin kaydını peruklu olarak bile yapmamışlardır.
Peruklu
öğrenci demek istiyor ki “ Madem siz
başta eşarp değil saç görmek istiyorsunuz, alın size saç.” Buna karşı okul
yönetimi hayır biz senin saçını göreceğiz, onun kafanın içindeki düşüncenle
ilgisi vardır, biz asıl onu yok edeceğiz. Peki kardeşim o dediğiniz şey Nene
Hatunda, Kara Fatma’da, Latife Hanımda ve daha omuzlarında cepheye mermi
taşıyan binlerce hanım kahramanda
yokmuydu? Ben onlara benzemek istiyorum niçin beni rahat bırakmıyorsunuz?...
Eziyet ve zulüm yalnız ABD nın
yaptığı gibi Beni Gureyp Hapıshanesinde, Guantanamo adalarında ve daha yüzlerce
yerlerde olmaz, işte böyle insanları inançlarının dışında bir yaşayışa
zorlayarak ta olur.
Hani
geçtiğimiz yıllarda bazı üniversitelerde kurulan ikna odaları vardı. Nur Serter
ve benzerleri oralarda çeşitli metotlar uygulayarak öğrencileri örtülerini
açtırmak için iknaya çalışıyorlardı. Bir öğrenci o ikna odalarından birinde
kendisine yapılan baskılara boyun eğmeyince iknacılar, “ kızım hiç olmazsa
örtündeki şu iğnelerden birini çıkar” dediklerini gazeteler yazmıştı. Düşünebiliyor
musunuz olayın vahametini? Tek bir iğneyi çıkar. “Surda bir gedik açmak”
hesabı. Buna karşı örtülü bir bayan ne
yapacağını artık düşünmeli ve bulup uygulamalıdır………………………………………………….
………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………….
Ben idarecisi olduğum İmam Hatip
Lisesinde örtü yasağı ile karşı karşıya kaldığımda, içimde dedem Sütçü İmam’ın
“ Evladım senin içinde bulunduğun durum, benimkinden daha mı çetindi de ……görevini
yapamadın,” dediğini hep duydum, hissettim. Bu duygu Allaha şükürler olsun ki
ömür boyu pişman olacağım bir hatayı bana yaptırmadı.
NOT: Bu yazı bu günlerde
yazılmadı, daha önce bir gazetede yazdığım köşe yazımdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder