8 Haziran 2014 Pazar

                                       
Not: Yakında (bu ay içerisinde) yayınlanacak olan iki kitabımdan birinin ara başlığıdır.


                                 BİR HATIRLATMA                         

Dil, Cenab-ı Hak’kın insanlara verdiği en önemli organlardan biridir. “İnsanlar konuşarak, hayvanlar koklaşarak anlaşırlar” dense de, hayvanların  hatta bütün canlıların da bir anlaşma şekillerinin olduğu bilinmektedir. Nitekim Kuran’ın ifadesi ile, Süleyman (AS) ‘ın ordusu Karınca Vadisinden geçerken, bir karıncanın: “Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin; Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin,” demesinden; yavrularını yeni çıkarmış kuşun bir yiyecek  bulduğunda onları çağırış şekline, Ezanla birlikte başını semaya çevirerek değişik sesler çıkaran  köpeğin feryadına varana kadar birçok olaydan bunu anlamaktayız. Ayrıca (İsra suresi ayet 44) te “ Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan he şey onu tesbih eder. O’nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Ne var ki siz onların tesbihini anlamazsınız. O, Halim’dir, bağışlayıcıdır.” buyurulmaktadır. Elbette bu zikir ve tesbih bir lisanladır, ama nasıl? Bu nasıl sorusuna cevap bulamadığımızda, yani mahiyetini bilemediğimiz bir şeye yok deme hakkımız var mıdır?
            “İnsan konuşan bir hayvandır,” diyor batılılar. Bunun aslı “Hayevan” dır, yani canlı demektir. Atalarımızın, “insan konuşan bir hayevandır (canlıdır)” güzel ifadelerini batılı, işte insana hakarete varan bu hale sokmuştur.
            Lisan güzel olmalı, “Ya hakkı söylemeli, yahut da susmalıdır.” 
            Gıybet eden, dedikodu yapan, yalan söyleyen, laf getirip- götüren, sır saklamayıp ifşa eden dil, sahibini felakete sürüklüyor demektir.
         Cenab-ı Hak’kın bir adı da “SETTAR” dır, “örten, setreden, gizleyen” demektir.

SETTAR  
İfşa etme setreyle duyar isen.
Bırak örtülü olan öyle kalsın.
Sakla sırrı, faş eyleme er isen.
Gerekirse setreden SETTAR açsın.

O SETTAR dır örter, saklar, setreder.
İsterse o tüm ayıpları gizler.
Tut dilini, sen hakiki kul isen.
Bağlar seni ağzından çıkan sözler.

Söz deyip geçme sakın ha aman.
Mahracıdır bir şeye değer katan.
Kendine gel ne olur, dilini tut.
Ne söylersen biri var seni duyan.

Maalesef insanımızın zaptedip, sahip olamadığı şeylerin başında dil gelmektedir. Ne zaman konuşulacağını, ne zaman susulacağını bilmek gerekir.
Abdullah Ensari (ra) “ Kişinin sözü, amelinden çok olursa aklı noksandır,” buyuruyor.

“Nice han, nice sultan tahtı bıraktı geçti,
 Bu dünya penceredir her gelen baktı geçti.”

Evet, bakıp geçecek kadar kısa olan bu dünyayı güzel söz, doğru ve iyi amellerimizle süslemeli, Allah’ın “SETTAR” ismi hürmetine susacak yerde susmasını, konuşulacak yerde konuşmasını bilmeliyiz.
Rabbimiz,  bizleri dilimizin âfetlerinden de muhafaza buyursun

1 Haziran 2014 Pazar

                      ER-RAHÎM
          ( Acıyan, pek çok  merhamet eden.)

Kötülerle, iyilerin yaşadığı dünyada,
Hayatla, ölüm,
Güzelle, çirkin,
Sevinçle, keder
Hep yan yana bulunmaktadır.
Ne yazık ki bu dünyada
Şeytan da yaşamaktadır.
Onun şerrinden insanlar
Bütün güçleriyle
Günler ve geceler boyu
Sana sığınmaktadır.
Rahmetine muhtacız,
Acımana, şefkatine.
Ey merhamet kaynağı RAHÎM!
Bu sebeple söyleriz her işin başında,
“Bismillâhirrahmannırrahim.

Her şey zıddıyla kaindir.
İblis olmasaydı belki de
Birçok şeyi sezemez,
Tehlikeyi göremez,
O mübarek RAHÎM sıfatının
Merhamet limanına sığınamazdık.  

Senin esirgemenle sona eriyor acizliğimiz.
Çaresizliğimiz yardımınla hitam buluyor.
Euzubillâh zırhı ile ancak
Şerlerden korunabiliyoruz.
Bîçareyiz,
Yardımına muhtacız.
YA RAHÎM ne olur!
Kötülüklere karşı bize yardım et.
Lutfun ve kereminle bizi gözet.
Merhamet YA RAHÎM!
Lütfen,
Merhamet
Merhamet…          
-------------------------
KÂİN  : Olan. Var olan. Bulunan. Mevcu.