Not: Yakında (bu ay içerisinde) yayınlanacak olan iki kitabımdan birinin ara başlığıdır.
BİR
HATIRLATMA
Dil, Cenab-ı
Hak’kın insanlara verdiği en önemli organlardan biridir. “İnsanlar konuşarak,
hayvanlar koklaşarak anlaşırlar” dense de, hayvanların hatta bütün canlıların da bir anlaşma
şekillerinin olduğu bilinmektedir. Nitekim Kuran’ın ifadesi ile, Süleyman (AS)
‘ın ordusu Karınca Vadisinden geçerken, bir karıncanın: “Ey karıncalar!
Yuvalarınıza girin; Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin,” demesinden;
yavrularını yeni çıkarmış kuşun bir yiyecek
bulduğunda onları çağırış şekline, Ezanla birlikte başını semaya
çevirerek değişik sesler çıkaran köpeğin
feryadına varana kadar birçok olaydan bunu anlamaktayız. Ayrıca (İsra suresi
ayet 44) te “ Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan he şey onu tesbih eder. O’nu
övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Ne var ki siz onların tesbihini
anlamazsınız. O, Halim’dir, bağışlayıcıdır.” buyurulmaktadır. Elbette bu zikir
ve tesbih bir lisanladır, ama nasıl? Bu nasıl sorusuna cevap bulamadığımızda,
yani mahiyetini bilemediğimiz bir şeye yok deme hakkımız var mıdır?
“İnsan
konuşan bir hayvandır,” diyor batılılar. Bunun aslı “Hayevan” dır, yani canlı
demektir. Atalarımızın, “insan konuşan bir hayevandır (canlıdır)” güzel
ifadelerini batılı, işte insana hakarete varan bu hale sokmuştur.
Lisan
güzel olmalı, “Ya hakkı söylemeli, yahut da susmalıdır.”
Gıybet
eden, dedikodu yapan, yalan söyleyen, laf getirip- götüren, sır saklamayıp ifşa
eden dil, sahibini felakete sürüklüyor demektir.
Cenab-ı Hak’kın bir adı da “SETTAR”
dır, “örten, setreden, gizleyen” demektir.
SETTAR
İfşa etme setreyle duyar isen.
Bırak örtülü olan öyle kalsın.
Sakla sırrı, faş eyleme er isen.
Gerekirse setreden SETTAR açsın.
O SETTAR dır örter, saklar, setreder.
İsterse o tüm ayıpları gizler.
Tut dilini, sen hakiki kul isen.
Bağlar seni ağzından çıkan sözler.
Söz deyip geçme sakın ha aman.
Mahracıdır bir şeye değer katan.
Kendine gel ne olur, dilini tut.
Ne söylersen biri var seni duyan.
Maalesef insanımızın zaptedip,
sahip olamadığı şeylerin başında dil gelmektedir. Ne zaman konuşulacağını, ne
zaman susulacağını bilmek gerekir.
Abdullah Ensari (ra) “ Kişinin sözü, amelinden çok olursa
aklı noksandır,” buyuruyor.
“Nice han, nice sultan tahtı bıraktı geçti,
Bu dünya penceredir
her gelen baktı geçti.”
Evet, bakıp geçecek kadar kısa olan bu dünyayı güzel söz,
doğru ve iyi amellerimizle süslemeli, Allah’ın “SETTAR” ismi hürmetine susacak
yerde susmasını, konuşulacak yerde konuşmasını bilmeliyiz.
Rabbimiz, bizleri dilimizin
âfetlerinden de muhafaza buyursun