24 Nisan 2013 Çarşamba


SİZ HİÇ DÜŞÜNMEZ MİSİNİZ?

Peygamber buyurdu, siz hiç düşünmez misiniz?
Bu yemez, içmez, konuşamaz şeyler de nedir?
Bu cansız varlıklara ilah mı diyorsunuz?
 İyi bilin ki onlar benim düşmanlarımdır.

O putlar, aklı olan herkesin düşmanıdır.
Ancak âlemlerin rabbi bizim dostumuzdur.
Çünkü bize yediren,  içiren yalnız O dur.
O, hastalandığımızda bize şifa verir.

Rabbim,  ilmimizi, ferasetimizi artır.
Gelecekte iyilikle yadedilecek hal,
Dünyada, âhireti kazanacak amel ver.
Ve Rabbim bizi Naîm cennetine varis kıl.

Sorgu- sual için kabirde dirilten  MU-İD,
Bir de mizan kurulduğunda diriltecektir.
Gaffar olan, Gafur olan, Afuvv olan Mabud.
Umarım ki bu fakiri de affedecektir.

İnsanların yeniden diriltileceği gün,
Ne mal fayda verecektir asla ne de evlat.
Dünyada geçen ömrümüz bitince nihayet,  
Ehl-i takvaya o gün yaklaştırılır Cennet. 

Cehennem de onlara apaçık gösterilir.
Allah’tan gayrı taptıklarınız nerde denir.
Burada size yardım edebiliyorlar mı?
Bakın, bir daha bakın, onlar Cehennemdedir.

Bu imtihan yerinde Ya Rab bize sabır ver!
Kötülüklerden uzak tut, iyiler safına kat.
Kusur ve hatalarımızı da görmeyerek,
Osman kulunu da affet, ne olursun affet.



ESİNLENİLEN SÛRE VE ÂYETLER:
Şuara suresi, 77 den 92. Ayete kadar.
------------------------------------------
MU-İD   : Öldürücü ve diriltici olan.
GAFFAR: Günahları örtücü.
GAFÛR  : Bağışlayıcı.
AFUV     : Affedici, bağışlayıcı olan.








20 Nisan 2013 Cumartesi


OL DERSE OLUR

Göklerde olanlar, yerde olanlar,
Sana teslim olmuş, boyun eğmiştir.
Kalp gözüyle bu gerçeği görenler,
Rükû, sücut ile başın eğmiştir.

Doğu da senindir, batı da senin.
Senden yardım umar Mümin kulların.
Kuşlarda, ağaçta ve çiçeklerde
Baktığım her şeyde seni görürüm.

Gökyüzünü, bulutları ve ayı,
Seneleri, mevsimleri, ayları,
Yeryüzünde olmuş, olacakları,
Yaratan hâlıkım sensin, bilirim.

Sen Alîm’sin, bilinmezi bilirsin.
Hem Basîr’sin, görülmezi görürsün.
Yaratmak istersen sen bir nesneyi,
Tek kelime sadece bir “ol” dersin.

ESİNLENİLEN SÛRE VE AYETLER:
Bakara Sûresi 105,106, 107. Ayetler

14 Nisan 2013 Pazar


  BAŞÖRTÜSÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ -1-

            Bu günkü köşemde, (e-mail) adresime Prof. Nevzat Tarhan tarafından gönderilen,
maalesef yıllardan beri gündemden düşmeyen, son anayasa değişikliği ile iyice gündemimize oturan örtü ile ilgili yazıyı aynen yayınlıyorum.

           Sosyal Psikoloji Laboratuvarında Başörtüsü:

            Başını örtenler:
Eğer inanmadan örtünüyorsanız, başörtüsünü çıkarınız.
Eğer siyasi simge olarak örtüyorsanız, çıkarınız.
Eğer mahalle baskısı ile örtüyorsanız çıkarınız.
Eğer babanızın baskısı ile örtüyorsanız, çıkarınız.
Eğer kocanızın baskısı ile örtüyorsanız, çıkarınız.
Eğer ağabeyinizin baskısı ile örtüyorsanız, çıkarınız.
Eğer yaşadığınız ortamda prim yaptığı için örtüyorsanız, başörtünüzü çıkarınız.
Eğer gelenek olduğu için örtüyorsanız, çıkarınız.
Eğer sizi güzelleştirdiği için başınızı örtüyorsanız, çıkarınız.
Eğer Allah için örtüyorsanız, sizi tebrik ederiz.
Eğer inandığınız için örtüyorsanız, sizi tebrik ederiz.
Eğer dini gereklilik için örtüyorsanız, sizi tebrik ederiz devam ediniz. Ancak artık özgür olmadığınızı unutmayın. Başörtüsü ile sakız çiğneyerek dolaşamazsınız. Karşı cinsle sarmaş dolaş olamazsınız. Artık temsil ettiğiniz bazı değerlerin var olduğunu unutmayınız.
            Eğer inandığınız için örtünüyorsanız içini doldurunuz. Dürüstlüğünüz, çalışkanlığınız, hoşgörünüzle örnek olurken; ahlakî anlayışınız, oturup kalkışınızda da daha dikkatli olmalısınız.
            Çünkü başörtüsü sizin için hem bir hak hem bir değerdir.
            Haktır; çünkü sonradan çıkarılmış bir kavram değildir. 1400 yıllık bir geçmişi vardır. O halde örtündüğünüz gibi yaşayın. Yaşadığınız gibi örtünün.
            Karşı çıkanlar:
            Başörtüsüne size ölümü hatırlattığı için karşıysanız, vazgeçiniz. Ölüm vardır ve gerçektir.
             Başörtüsüne din karşıtlığınız sebebiyle muhalifseniz, vazgeçiniz. Dinin teselli etme ve hayata anlam katma gücünü yok edemezsiniz.
            Başörtüsüne korktuğunuz için karşıysanız, korkunuzu analiz ediniz.
            Korkunuz dini bir veriden kaynaklanıyorsa, o veriyi tartışınız.
            Korkunuz dinin yanlış yorumlarından kaynaklanıyorsa, doğru yorum bulmak ya da oluşturmak için mücadele ediniz.
            Korkunuz küçük kentler ve Anadolu'daki mahalle baskısı ile insanlarla diyologa giriniz. Birlikte yaşama bilincini oluşturmak gibi bir misyon üstleniniz. Yasağı yasakla gidermek çözüm olamaz.
            Korkunuz İran gibi olmaktan kaynaklanıyorsa, başörtüsüne karşı çıkmak yerine radikalliğe karşı çıkınız.
            Korkunuz Atatürkçülüğün tehlikede olmasından kaynaklanıyorsa hangi Atatürk'ü savunduğunuzu sorgulayınız.
            Korkunuz Cumhuriyetin tehlikede olmasından kaynaklanıyorsa "Tek Parti Cumhuriyeti"ni mi, "Çok Partili Cumhuriyeti" mi savunduğunuzu sorgulayınız.
            Korkunuzun sebebi özgürlüklerin kaybolması ise, herkese özgür yaşayacağı ortam sağlayacak çözümler üretiniz.
            Korkunuz laikliğin tehlikede olmasından ileri geliyorsa, laiklikle din karşıtlığını karıştırıp karıştırmadığınızı sorgulayınız.
            Korkunuz sahip olduklarınızı yitirmekse, elde ettiğiniz varlıklara "düşünceye karşı düşünce" yöntemiyle mi mücadele ediyorsunuz, bunu sorgulayınız.

            BAŞÖRTÜSÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ-2-

            Başörtülü birini gördüğünüzde size 'dinsiz' denildiğini hissediyorsanız, vazgeçiniz. Çünkü bu sizin algınız olabilir. Niyet okuyarak hükme varmak, insanı realite körlüğüne götürür.
            Başörtülü bir
kadını gördüğünüzde, 'dinde böyle bir uygulama yok'  diye düşünüyorsanız, bırakınız onu konunun uzmanları söylesin. Bilimsel cahillik yapmayınız.
            Başörtüsünü 'gericilik' olarak değerlendiriyorsanız, asıl gericiliğin öğrenme hakkını engelleme olduğunu görünüz. Gericilikle mücadele cehaletle mücadeledir; dinle mücadele değildir.
            Başörtülüleri 'kendilerini kısıtlayan insanlar' olarak görüyorsanız, inandığı değerler için zevklerinden vazgeçenlere saygı duyunuz.
            Başörtülüler size 'Usame Bin Ladin'i hatırlatıyorsa, zihin haritanızı değiştiriniz. Radikal din anlayışının, İslam dininin ilk doğuşunda üç halifeyi öldürdüğünü unutmayınız.
            Başörtüsünü görünce 'dinî faşizm'den korkuyorsanız, Hitler'den hareketle 'bütün Almanlar faşisttir' deme adaletsizliğini yapmayınız.
            Başörtülüler, size 'tehdit altında olduğunuz' izlenimini veriyorlarsa, kendinize konuyu kişiselleştirip kişiselleştirmediğinizi sorunuz. Başörtülülerle konuşmayı deneyiniz. Önyargıları, diyaloglar aydınlatır.
            Bir insanın başının zorla kapatılmasından yana iseniz, ceberutsunuz. İslam tarihinde selefi, harici radikalizm yorumu bunu öngörmüştür.
            Bir insanın başını zorla açtırıyorsanız yine ceberutsunuz. Bu durum, din karşıtlığını dogma haline getirdiğinizin ispatıdır: Kendinizle yüzleşiniz. Belki de 'Modern Tiran'lığı savunuyorsunuz.
            Güç kullanarak kendi dogmalarınızı kabul ettirmek istiyorsanız, siz Ortaçağ'a aitsiniz. Dinî görünümlü ya da modern görünümlü olmanız fark etmez.
            Siyasî talebi olmayan bir genç kızın inançlarının gereğine göre yaşamasına karşı çıkıyorsanız, laikliğe de karşı çıkıyorsunuz demektir.
            Siyasî talebi olmayan bir ailelerin çocuklarına dinin öngördüğü ahlakî normları öğretmeyi, din dersi vermelerini laikliğe aykırı görüyorsanız; bu davranış bilimsel, çağdaş, ilerleme ve aydınlanmaya uygun değildir. Alternatif üretiniz.
            Siyasî talebi olmayan ama dinini yaşamak isteyen doktora, mühendise, subaya karışmayınız. Aydınlanmanın Descartes döneminde takılıp kalmışsınız demektir. Allah'a hesap verme duygusu yaşayan bir subay ya da doktor ülke için şanstır.
            Siyasî talebi olmayan ama dinin teselli gücünü, yaşama anlam katma özelliğini ve ölümden sonraki hayatı öngörme fikrini bilimle birleştirenlere karşıysanız, bilimsel gelişmeye ve düşüncenin ilerlemesine de karşısınız demektir.
            Başörtüsüne 'bazı siyasîler sahip çıkıyor' diye karşıysanız, demokratlığınızı sorgulayınız.
            'Başörtüsü istismar ediliyor' diye düşünerek muhalefet ediyorsanız, istismar edenle etmeyeni anlamanın en iyi yolunu deneyiniz.
            Bu konuyu istismar edeni etmeyenden, önyargılı olanı olmayandan ayıran laboratuar, sosyal alanlardır. Üniversitelerde serbest bırakın. Üç, beş sene gözlemleyin. Eğer kamu düzeni bozulursa ve başı açıkların hakları ellerinden alınırsa, aptallık yapmayın; mücadelenizi verin.
            Eğer askerseniz ve sezgileriniz, Türkiye'nin geleceğini tehdit edecek bir tehlikeyi haber veriyorsa; üniversiteler sizin için birer sosyal psikoloji laboratuarı olacak. Böylece siz de deneyecek ve göreceksiniz: Kamu düzeni, provokasyonlara rağmen bozuluyor mu bozulmuyor mu?
            İnsan davranışlarının dilini, yalan söylenip söylenmediğini, niyetleri anlamayı ve korkuları yenmeyi gösterecek en iyi yol, deneme sınamadır.
            Deneme-sınama yöntemi her zaman risklidir, ancak radikalliği önlemek için bu riski göze almak gerekir.
            Adalet, cesaret istediği gibi doğruları bulmakta, risk almayı gerektirir.
            Özgürlük ve barış tarihte hiç kolay elde edilmemiştir.
            Bazıları başının dışını örtüyor, bazıları içini örtüyor. Bunun için sosyal psikoloji laboratuarı en etkili bilimsel deney ve gözlem yeridir.
           
            Türkiye kendi modernizmini geliştirmek dünyaya model olma şansını yakalayabilir.
            Bu konuda da rehberimiz akıl ve bilim olmalıdır.
            Bilim inancı taklit etmez ama tehdit de etmez. İnceler, rapor eder ve tarih sahnesine sunar. Özellikle üniversiteler hiçbir fikre kapısını kapamazlar. Analiz ederler, yorumlarlar. Evrensel yaklaşım bu olmalıdır.
            İnanç bilimsel kategoridir. Üniversitelerin sosyal psikolojik laboratuvar olması fırsatını kaçırmayalım. Türkiyemiz bu sınavı dünyaya örnek olacak şekilde aşması dileğiyle…

            

 


11 Nisan 2013 Perşembe


ŞEYTANLA MÜNAFIK AYNIDIR

Göklerde ve yerde olanlar ifadesinin,
Canlı, cansız bütün varlıklar içine girer.
Sonsuz güç ve kudret sahibi yüce Rabbimin,
Akla gelen, gelmeyen her şeye gücü yeter.

Münafıklarla şeytanın durumu aynıdır.
Şeytan insanlara hakkı inkâr ettirir.
O, yoldan çıkınca da, ben senden uzağım der.
Kendi yalancıdır, insana da yalan söyletir.

Nihayet onların varacakları elim yer,
Zâlimlere hazırlanmış olan cehennemdir.
Aman Allah’ım orası ne sıkıntılı yer!
Rabbim’in  lutfu da, azabı da şiddetlidir.

Siz, her şeye muktedir olan Allah’tan korkun.
Yarına neler hazırladığınıza bakın.
O kıyamet günü ki mutlaka gelecektir.
Sakın ha, Kuran çizgisinden sapmayın, sakın.

Dünyaya kapılarak Allah’ı unutanlar,
Bilmeliler ki Allah bâkî, dünya fânidir.
Burada İslâmî bir hayat yaşamayanlar,
Sonunda yoldan çıkmış olan günahkârlardır. 

Sormak isterim size ey akıl sahipleri!
Hiç Cennetlik kulla, Cehennemlik bir olur mu?
Birinin hak çizgide geçer bütün günleri,
Onların ise  isyanla geçer ömürleri .

Eğer Rabbim Kuran’ı bir dağa indirseydi,
Dağ, Allah korkusundan param parça olurdu.
İnsanların hepsini zorla Mümin kılsaydı,
Aklın bir hükmü kalmaz, insan robot olurdu.

O, öyle bir Allah ki ondan başka ilah yok.
O’nun hep emrindedir canlı, cansız, yer ve gök.
Hükmü kesin Rabbimin, herkes de bilir ama,
Yine de hak çizgiden uzak olan insan çok.

O,öyle bir Allah ki hiç benzeri, eşi yok.
Bildirdiği  her emri, kanunları mutlak hak.
O’dur mülkün sahibi, eksiklikten münezzeh,
Hakem olan Rabbim’e olamaz hiç kimse denk.

O, yaradan, var eden, şekil veren Musavvir.
Gökte ve yerde herkes O’nun şanın yüceltir.
En güzel isim olan Esma-i Hüsna O’nun,
O, galip ve hikmet sahibi, bir tanedir, bir.

ESİNLENİLEN SURE VE AYETLER: 
Haşr Suresi, 1ve 16. Ayetten 24 e kadar




4 Nisan 2013 Perşembe


     BAĞIŞLA

Üzüntü duyma ve sağlam dur Cahit.
Güçlüsün sen zira inanıyorsun.
Dua et bizlere Hak dostu Zahit.
Çünkü sen rabbine dayanıyorsun.

Duadır Müminin güçlü silahı.
Koymaz omuzlarda suçu, günahı.
Af için umuda açılır eller,
Her  namaz sonrası, bayram sabahı.

Elbet biliyoruz ömür sınırlı.
Kulların da vadeleri  belirli.
Huşuyla secdeye varıldığı an,
Af umulur Yaradan dan  değil mi?

Rabbim bakma bizim kusurumuza.
Bağışla her türlü günahımızı.
Hak için cihada çıktığımızda,
Yolunda sabit kıl ayağımız.

ESİNLENİLEN SURE VA AYETLER:
Âl-i İmran Suresi 138, 145, 148. Ayetler.



2 Nisan 2013 Salı


BİSMİLLÂHİRRAHMANIRRAHİM
              (Serbast)

Tâ ezelden ve ebede
Kul olmuşum Rabbim sana.
Cana  minnet  hoşnutluğun.
Dünya, ukba gerek  bana.

Ben zavallı bir kulunum.
Varı ve yoğu bilirim.
Senden mağfiret dilerim.
Merhametin yeter bana.

Yol ararım yana yana,
Hep giderim haktan yana,
Bir kerecik merhametle    
Nazar eyle n’olur bana.  

Burada havfla yaşarım.
Ora için umutvarım.
Senden affımı dilerim.
Kerem eyle Rabbim bana.

O Rahman’dır, hem de Rahim.
İnançsızın  hali vahim.
Her durumda ben söylerim.
Bismillâhirahmanırrahim.

           Gemlik 06/02/ 2011


1 Nisan 2013 Pazartesi


         RABBİM ACI BİZE

Tüm ihtiyacımızı verdiğin dünyamızda,
Sonsun şükran-ı nimet olmamız gerekirken,
Gafletle geçti ömür işte her şey ortada.
Rabbim acı bizim şu perişan halimize.

Daha dün kara toprak kupkuruyken yeşerdi.
Menekşe boyun büküp, zikrini sundu sana.
Gülzara bülbül kondu, feryat, figan eyledi,
Biz farkına varmadık ne olur acı bize.

Gökyüzünde bulutlar yan yana sıralandı.
Yağmurlar yere indi, işte dünya canlandı.
Ağaçlar çiçek açtı, arılar beste yaptı.
Biz bundan ders almadık, ne olur acı bize.

Bir gün dağlar düzlenip, toz olup savrulacak.
Direksiz gök katlanıp, toplanıp dürülecek.
Bütün yaptıklarımız konacak önümüze.
O gün hiç gelmez sandık, ne olur acı bize.

ESİNLENİLEN SURE VE AYETLER:
Enbiya suresi Ayet:104